BÖLÜM 25

4K 307 85
                                    

Biraz geç oldu ama geldiiiii.

Aradan geçen 5 günün ardından yeniden sabah işkencesi başladı. Sabah kalkmak kadar zorlandığım bir şey yok.

Sıcacık yataktan çıkıp bu soğukta giyinmek tam bir işkence. Açılmayan gözlerimden ve her bir teli kendi bağımsızlığını ilan etmiş saçlarımdan bahsetmek bile istemiyorum.

Ellerim kollarım benden bağımsız ileri geri sallanırken yavaş adımlarla lavaboya ilerledim. İşi mi halledip çıktıktan sonra giyinmek için dolaba gittim. Ehh ama bıktım kombin yapmaktan.

Elime aldığım siyah tişörtü ve mavi pantolunu üzerime geçirdikten sonra aşağı indim. Herkes evin içinde sersem sersem dolanıyor. Ee tabi 5 gün okula gitmeyince böyle oluyor.

10 dakika sonra herkes kapının önüne geldi. O an da zil çaldı. Kapıyı açtığımda Çakır direk uçtu. Tabi daha Eda travmasını atlatamadı çocuğum benim.

Ada uykulu bir sesle konuştu. "Saat sabahın 8 inde ne işiniz var burada?"

"Pasta yaptık, dün. Ama dün veremediğimiz için okula giderken vermek istedik. Arabada yersiniz." dedi Seda.

"Ah teşekkürler cidden." dedim güleryüzlü bir şekilde.

Eda hepimize tek tek baktıktan sonra "Çakır nerede?" diye sordu.

"Çakır elma dersem çık armut dersem çıkma." dedi Caner. Ardından pis pis güldü. "Elmaağğğ. Hadi ama bebeğim çık ortaya."

Şerefsizlik nedir, nasıl yapılır? Oynat bakalım!

Arel gülerek konuştu. "Çakır tuvalette. Iıı ayıptır söylemesi ishal olmuş."

Çakır kapı arkasından kısık sesle küfür etti. Arel gülmeye başladı.

"Aaa cidden mi? Ben ona bir haşlanmış patates yapıyım hemencecik geçer." dedi Eda.

"Yok yok biz okula gidecez. Orda düzelir." dedim.

"Yaaa o zaman gelince haber verin hemen gelip yaparım."

"Tamamdır." dedi Tuğçe yalancıktan gülümseyerek.

Eda ve seda'yı zar zorda olsa yollayabildik.

Çakır küfür savurarak kapı arkasından çıktı. "İshal ne demek lan?"

"Kurtardığıma şükret." Arel, Çakır'ın omzuna vurup ilerledi. Arabaya binip okulun yolunu tuttuk.

Kapıdan geçmemizle bizi sevmeyen tayfanın bakışlarına maruz kaldık. Mert yanımıza geldi. Bizimkiler onlara bakarak ilerlediler.

İlerlerken son anda okulun içine değil de Buğra'ların banklarına gittik. Şimdi sırası mı cidden?

"Bunlar fena ödetilecek biliyorsunuz değil mi?" dedi Ayberk.

"Başlatan Çakır'dı." dedi Yağız.

Çakır güldü. "Son verende ben olucam."

"Orası belli olmaz be kardeşim." Buğra imalı imalı konuştu.

Mert bir adım öne attı. "Ben bu işten zevk alamadım. Artık tiyatro gününe kaldı. Elimin altındakinden alıcam o zevki ben. Demi benim uyuyan güzelim?" 

Ağzım o şeklini aldı. Çünkü kastettiği şeyi tam anlamı ile anladım. Mert'in ağzı oldum olası bozuktur zaten de neyse.

Yağız pis pis baktı. Mert, Yağız'a bakarak baş parmağını hafifçe dudağında gezdirdi. Ardından ağzına koyup emdi. "Portakalı severim aklında bulunsun." dedi.

KOLEJ GÜNLÜĞÜ 3 - SON YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin