___
[Gay Bar]
Jaehyun
"Baby, I'ma get you right, I will
When I touch you tell me how it feel
Trust me, I'ma make it feel surreal~"Kulağıma nereden çalındığını bilmediğim bu şarkının hastası olmuştum diyemem ama adamın ses rengi müthiş ve şarkının melodisi çok hoştu. Sesini fulleyip telefonu yatağın üzerine bıraktım, üzerimi değiştirmek için dolabın karşınıa geçip mürdüm rengi oversize bir tişört çıkarttım. Altımda siyah pantolonum zaten vardı bu yüzden sadece üstümü değiştirdim. Saçlarımı yeniden boyatmıştım bugün, eskisi gibi parlak ve sağlıklı görünüyordu. Aynadan çatlamış dudaklarımı fark edince çekmeceden nemlendiricilerin birini çıkarıp en az on tur sürdüm.
Özensiz ve bitkin halime son veriyordum, eskiye dönüşümün başlangıcıydı bugün. Şimdiden kusursuz hissediyordum.
Odamdan çıkmak için hazır hale geldiğimde şarkı da bitmişti, ince siyah ceketi de omzuma alarak bodrum kata inmeye başladım. Buraya geldiğimde hava çoktan kararmış ve şimdi de gece yarısına bir saat kadar az bir zaman kalmıştı. Buna rağmen barın oldukça sessiz, hatta ilk defa bu kadar sessiz oluşunun tek bir sebebi vardı; Kun, proje ortağı olan şirketin başındaki kişileri davet etmişti bara. Sırf bu yüzden Ten müşteri alımını kısıtlamıştı bugün için. Burada iş konuşacaklarını sanmıyordum, ilişkileri güçlendirmek için olabilirdi, emin değildim.
Aşağı vardığımda Kun'u en geniş masaların kurulu olduğu kısımda oldukça kalabalık bir grupla birlikte gördüm, şu an sayamazdım ama en az on beş kişi diyebilirdim. Dekolteli kadınlar ve takım elbiseli adamların arasında çetemizin bir üyesini görmek kendi kendime gülümsememe sebep olmuştu.
Kun beni fark ettiğine karşılıklı baş selamı verdik birbirimize. Ardından Ten'in yanına doğru ilerlettim adımlarımı, Lucas ve Doyoung da onunla birlikteydi. Yanlarına geldiğimde Lucas beni kolunun altına çekmiş Ten de anında içki bardağını uzatmıştı.
"Sek vodka, yavaş yavaş iç."
Dediğine sırıtıp ilk yudumu aldım, burnundaki piercinge gözüm takılmıştı. Bende smile piercing mi yaptırsam diye düşünüyordum ancak sonra canımın tatlı olduğu aklıma geliyordu. Acıya dayanamıyordum, çok istememe rağmen bir tane bile dövmemin olmaması bu yüzdendi.
"Selam cüce."
"Asıl sana selam, barın yolunu nasıl buldun, sadece merak ediyorum?" Doyoung'a dalga geçmek amaçlı sorduğumda omuz silkerek karşılık vermişti. Nedeni yeterince belliydi, Kun'un asistanı yani Park Sooyoung onun kadınıydı. Sürekli arkamda kalan kalabalığı kontrol edip durmasının sebebi de buydu.
"Onun sebebi belli, peki ya şu gelen?"
Lucas kaşlarıyla girişi işaret edince Yuta, Mark ve Johnny sırasıyla gözüktüler. Yuta'yı kast etmediğinden emindim, Mark zaten mümkün değildi. Johnny'i burada görmek şaşırmamız için haklı ve isabetli bir nedendi.
"Adam sağ kol, sizin gibi aylak değil ki."
"Bu durumda sen ne oluyorsun?"
"Beni bulaştırma."
Doyoung'un dediklerine güldüğümde diğerlerinin yanımıza ulaşmasıyla konu kapanmıştı. Mark, Lucas'ın diğer kolunun altına girdiğinde Yuta arkamdaki tabureye geçip beni kendine çekerek sırtımın göğsüne yaslanmasını sağlamıştı. Johnny durumu fark edip Doyoung'a sokulduğunda bütün bakışlar Ten'e dönmüştü. Yalnız kalmak hiç hakkı değildi oysa ki..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siesta 'YuJae
FanfictionSeninle bambaşka bir dünyada rast gelelim isterdim. [Jaehyun + Yuta] *satır arası yorumları tarafımdan yenilmiş bir kitap