___
[Yüzleşme]
Jaehyun
Hala gözlerine bakabiliyordum, öğrenmesi görünürde hiçbir şeyi değiştirmemişti fakat ruhumun ağırlığı katlanmıştı. O görüntüleri izledikten sonra hissettiğim acıyı anlatamazdım, annemi kaybettikten sonra ilk defa bu kadar yoğun hissetmiştim varlığını. Yaşadığım ve yaşadığımı sandığım iki olayın da kökü kaybetmekti çünkü. Nereye gittiğimi bilmeden yanından uzaklaşıp küflü kanepenin olduğu yerde durmuştum, oradayken düşündüğüm tek şey artık bittiğimizdi. Yarım kaldığımızı ve sonumuzun çoktan geldiğini düşünmüştüm ancak beni bulmuştu ve şimdi yanımdaydı.
Güvenli yerlerinden birine gelmiştik birlikte, üzerimdeki kirli kıyafetlerden kurtulup çamurlanmış ellerimi temizlemişti. Yere çöküp uzun bir süre derin nefesler almıştım öncesinde, öfkemi toprak zemine yumruklar savurarak dindirmeye çalışmıştım. Beni o halde bulduktan sonra ne varsa anlatmamı istemişti. İtiraf etmeliyim, beni sevdiğini bilsem bile yeraltında aşkın değil intikamın öncelik olduğunu kabullenmiştim.
Bu yüzden o anlarda gerçekten onu kaybettiğimi sanmıştım.
Evine gelip onca şeyin üstüne benimle ilgilendiği, gözlerime bakıp ellerimi tuttuğu, hatta beni öptüğü anlarda bile öyle sanıyordum. Devamında yıllar önce öldürdüğüm kişinin abisi olduğunu bilmeden aynı grubun içinde bulunmamızı anlattım, direkt olarak kafasında Taeyong belirmişti, ifadelerinden okuyabilmiştim düşündüklerini. Daha sonra tehdit edildiğimi ve ağır basan korkularım yüzünden ona asla söyleyemediğimi anlatmıştım.
Beni dinlemiş, en önemlisi bana inanmıştı. Hyatımda ilk kez birine minnet duyuyordum.
Hesap vermesi gereken kişinin ben olmadığımı söylemişti karşılığında, büyük bir oyuna alet edildiğimi ve günahımın bedelini yeterince ödediğimi söyleyip öpmüştü dudaklarımı. İntikamdan hiç bahsetmemişti, yine de sevgisini aynı şekilde hissetmiştim. Beraberinde gözlerindeki hırsı ve tereddütü de görmüştüm, düşünceleri birbirine girmiş ve emin olamıyordu. Konrtol etmeye çalıştığı ifadelerinden yakalamıştım bunları hep, kontrol edemeyeceğini anladığında gizlemek adına uyumam gerektiğini hatırlatmış ve kolları arasında olmama izin vermişti.
Huzur yine rahatsız ediciydi ve ben kabul etmiştim, bu ağırlığı onunla olduğum sürece her zaman net bir şekilde hissedecektim. Ancak o, bana yapabileceği en büyük fedakarlığı yapmıştı, çünkü yaşamamız gereken son bundan çok daha farklıydı. Aramızda intikam mevzusu varken sarmaş dolaş uyuduğumuz bir son yaratmıştık belki de, inanması neden bu kadar güç geliyordu?
Ağırlaşan göz kapaklarım burnuma gelen tatlı kokunun da etkisiyle yavaş yavaş kapanırken avuçlarım arasındaki ellerini daha sıkı tuttum. Aklımda dolanan onlarca detay birkaç saniyeliğine sürdürebilmişti varlığını. Son anda başını başımın üzerine koyup usulca yanağıma bıraktığı öpücükten sonra artık inandığım bir sonsuz vardı.
***
Saati görmek daha da sersemlettiğinde ancak doğrulabilmiştim uzandığım yataktan, yan tarafım ise koca bir boşluktu. Hani verdiğimiz sözler diye geçirdim içimden ve kendi kendime sitem ederek ayaklandım. Aslında nereye gittiğini tahmin etmek zor değildi, aklındaki tek isim Taeyong iken dün gece bile yanımda zor durmuştu. Aralarında ne yaşanacağını asla kestiremiyordum, bu konuda Yuta'nın da belirsiz olduğunu düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siesta 'YuJae
FanfictionSeninle bambaşka bir dünyada rast gelelim isterdim. [Jaehyun + Yuta] *satır arası yorumları tarafımdan yenilmiş bir kitap