___
[Plandan İşleve]
Jaehyun
Bakışlarım yorgunluktan hiçbir şeye tam anlamıyla odaklanamıyor ama sürekli bir noktada sabit kalıyordu. Bütün planını çıkarıp kağıt üstünde altını üstüne getirdiğimiz ormana giriş yapmıştık çoktan, kendime gelmem gerektiğinin farkındaydım ancak çok zordu. Arabanın camını sonuna kadar indirip yüzüme çarpan rügar ile ayılmayı denedim. Savaş açtığım gerçeklere bir de kocaman bir soyutluk eklenmişti, aşk. Kelimeyi aklımdan geçirmek bile küçük hissettiriyordu, oysa teşhisi dün gece beklemediğim bir anda koymuştum. Planladığım gibi olmayacağının da farkındaydım içten içe, benim zamanla zorum vardı. Aşık olmanın sırası mıydı?
"Geç kalmamış olalım, lütfen."
Bakışlarımı Doyoung'a çevirdiğimde benim aksime oldukça gergin olduğunu görebiliyordum. Arabayı diğerinin arkasına durdurup inmeden önce üzerinde olan bakışlarıma karşılık verdi.
"Geç kalmayacağız."
Sol omzumu sıvazlayarak onaylamıştı, yüzündeki ifadeden beni dikkate almadığı açıktı. Aldırmadan arabadan indim, diğerlerinin yanına vardığımda bu sefer Kun ile birlikte Mark da yoktu. Ancak hiçbirinde gözlerimi gezdirmeme izin vermeden bakışlarımın hedefi olmuştu, Yuta. Dün gece haritayı Taeyong'a ulaştırdıktan sonra yapılan planlar ve hepimizin birkaç saatini bir arada geçirmesinden dolayı neredeyse hiç konuşamamıştık. İtirafımdan sonra gözlerine bakmak bile azap haline gelmişti ama bakmadan da yapamıyordum.
"Hendery'den beklediğimiz haber geldi. Acele etmeliyiz. Hepiniz yapmanız gereken şeyi biliyorsunuz, dikkatli olun."
Johnny, Lucas ile başlayarak hepimizin eline dün geceden çizilmiş yolların taslağını verdi. Hepimiz farklı düzlüklerden gidecektik çünkü birinin sonunda Ten'in bulunduğu ev vardı. Elimdeki kağıt parçasına göz gezdirdim kısaca, arabanın üzerinde duran telsizlerden birini aldım. Silahımı kontrol edip hazır hale geldiğimde Johnny tekrar söze girmişti. Taeyong'un onu dinlemiyor ve bir saniye bile durmak istemiyor oluşuna takılmıştım. Ona baktıkça Ten'i hayatta bulabilmemiz için dua ediyordum.
"En önemlisi, telsizlerinizi sürekli açık tutun. O eve ilk kim ulaşırsa vakit kaybetmeden diğerlerine haber vermesi lazım."
"Tamam! Bunları konuştuk, John. Neyi uzatıyorsun, gidelim işte?"
Doyoung beklenmedik fakat alışılmış çıkışlarından birini yaptığında sinirle güldüm, gerçek bir kontrolsüzdü. O sırada Yuta'nın, Lucas'ın yanından benim yanıma doğru adımlamasıyla gülmeyi anında kestim.
"Farkında mısın bilmiyorum ama bir mayın tarlasının üzerindeyiz. Beni dinlemezsen, yanlış bir şey yaptığın anda tek bir parçanı dahi bulamayız."
"Seni dün geceden beri dinliyorum zaten."
İkisi tartışmalarına devam ederken parmakları sağ kolumu sıkı sıkıya sarıp geriye doğru birkaç adım atmama neden olmuştu. Dikkatler John ve Doyoung'un üzerindeyken olabildiğince sessiz bir şekilde söylemişti.
"En az seninki kadar yersiz olacak ama.. Ben de seni seviyorum, Jaehyun. Dikkatli ol."
Biliyorum. Hep biliyordum ama bu bana sandığımdan daha çok dokunmuştu. Bütün olanlara ve olacaklara oldukça hazırlıksızdım. Yine de gülümsüyordum, gözlerindeki buruk mutluluğa kayıtsız kalamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siesta 'YuJae
FanfictionSeninle bambaşka bir dünyada rast gelelim isterdim. [Jaehyun + Yuta] *satır arası yorumları tarafımdan yenilmiş bir kitap