24

452 40 22
                                    

___

[Beyaz]

Jaehyun

Tedirgindim, oldukça. İstedikleri şeyin üzerinden bir hafta geçmişti neredeyse, bana yerine getirmem için yine üç gün kadar bir süre vermişlerdi ama yapmamıştım ve tedirgindim. Oturduğum beton zemine, esen rüzgara ve keskin soğuğa rağmen hissettiğim şeyler arasında ağır basan buydu. Eskiye göre iyi olsam bile her an bir terslik olacakmış gibi geliyordu, işin garibi hiçbir şey olmadığında daha da tedirgin oluyordum. Böyle bir ikilemdi benimkisi, Yuta'nın yanımda olmaması ve gün içinde hiç görememem de cabası.

Ellerimi cebimden çıkarıp burnumun ucuna bastırarak ısıtmaya çalıştım, gerçekten harika bir doğum günü geçiriyordum.

Doğum günümün diğer günlerimden bir farkı yoktu, bu her zaman böyle olmuştu. Benim kimsenin doğum gününü aklımda tutamayıp kutlama tenezzülünde bulunmayışımın bir karşılığı olabilirdi. Üstelik doğum günü kutlayıp hediyeler alacak kadar normal bir hayatın içinde de değildim. Yine de kendimi daha farklı hisseddiyordum, tedirginliğim hala had safhada olsa bile bugün doğum günümdü sonuçta. Kendime, koyu ve sert gelgitlerle üzerine ay ışığı vuran denizi izleyerek hediye veriyordum. Denizi izlemeyi her zaman çok severdim ben, gece olduğunda ise daha anlamlı geliyordu. Bir şeylere anlam yüklemeyi çok tercih ettiğim söylenemezdi ancak denizler annemi hatırlatırdı bana.

Yutkunup ellerimi tekrar cebime soktum, o sırada sırtıma değen bir şey hissettiğimde refleksle arkamı döndüm. Bembeyaz tüyleri olan bir yavru kedinin kabanıma sürtünmesi kaşlarımı çatmama sebep olsa da küçük gövdesini avuçlarım arasına alıp dizlerimin üzerine uzanmasında bir sakınca görmemiştim. Tırmalama girişiminde bulunmadan uzanıp kendini sevdirmeye çalışırken tiz sesiyle miyavlayıp duruyordu. Karnını ve başını okşarken her yerime tüylerinin yapışmasını göz ardı ettim, gecenin bir yarısı bana sığınmıştı sonuçta.

"Neden bu kadar beyazsın sen? Benim bildiğim sokak kedileri kirli olur, insanları da pek sevmezler."

Merakımın ve sorularımın ilgisini çektiğini gözünü açamayıp gerinerek uzanırken söylemek zordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp kabalığını maruz gördüm, güzelliği kabulümdü.

"Seni sevmiştir, hatta kendine benzetmiştir belki. Demiştir ki; onun da benim gibi dünyası kirli ama kendisi beyaz."

Na Yuta, sesini sonunda duyabildiğime sevinmiştim ve bunu yüzüme koca bir gülümse yayılmasıyla karşımaki denize kanıtlamıştım sanırım. Yanıma oturup benim yaptığım gibi bacaklarını boşluğa bırakırken yüz ifademi normale sokarak cevap verdim.

"Bu kedi renk körü o zaman."

"En azından sevmeyi biliyor."

Dediğine alayla gülüp bakışlarımı kediye çevirdim. Beni bu noktadan kolayca yakalıyordu fakat vurmasını izin vermemek için sürdürmedim konuşmayı. Sevmeyle ve hissetmeyle aramda olan mevzuyu o da diğer herkes gibi zayıflık olarak görüyordu, öyle olmadığından emin olmayı seçiyordum.

"Yirmi yedinde benim olduğun için teşekkürler, yirmi sekizinde de aynı performansı bekliyorum."

Güldüm, bir farklılık yaratacağına dair içimdeki his yanılmamıştı. Hatta öyle bir farklılıktı ki yirmi sekiz yılda ilk diyebilirdim. Ve bu beni ölesiye korkuturken tepkilerimi nasıl seçebileceğimi kesinlikle bilmiyordum.

Siesta 'YuJaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin