___
[Beş Yılın Öpücüğü]
Jaehyun
"Ten'i yaşatacağını sanmıyorum. Yani eğer canı karşılığında sizden bir şey istediyse sadece vakit kaybettirmek için."
Ellerimi saçlarım arasından geçirerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım, Huang Hendery'nin söylediği her kelimede stres seviyem artıyordu ve bazı şeyler için gerçekten tahammülüm kalmamıştı. Hansol her ne istiyorsa zaten yapmayacaktım buna rağmen Ten'in hayatının tehlikede olduğunu öğrenmek canımı çok sıkmıştı. Ne olursa olsun onu kurtaracaktım, başka şansım yoktu.
"Aradığında demek istediği şeyi anlamadım, Ten'i kurtarmak istiyorsak yapmamız gereken şeyi bildiğimizi söyledi."
"Blöf yapmıştır, it herif."
Mark dişlerini sıkarak konuştuğunda Yuta aldığı cevaptan tatmin olmamış gibi bir yüz ifadesiyle sustu. Ben ise Taeyong'un bakışlarından kaçmaya çalışmadım, istenilen şeyi ikimiz de çok iyi biliyorduk. Ten'in başına gelenlerde en büyük pay bizimdi ve ben Ten'in canının tehlikede olmasında sorumluluk sahibiydim. Öyle ağırıma gidiyordu ki ağzımı açıp bütün gerçekleri bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Madem öyle bizi direkt çıkışa götürecek şeyi söyle, Ten'i nereye götürdüğünü biliyor musun?"
Taeyong kızarmış gözlerine rağmen keskin bakışlarını Hendery'ye çevirdi bu sefer, daha önce de olduğu gibi Taeyong kısa kesmeyi severdi. Söz konusu Ten olduğunda hassas davranacağını düşünmüyordum, aksine daha da yıkıcıydı. Haklıydı da, geçen her saniye aleyhimize işliyordu bizim için.
"Biliyorum, bu sabah Ten'i götürdükleri evi çok iyi biliyorum. Yalnız o kadar kolay değil."
"Bizi hafife mi alıyorsun, senin gibi kaç tanesini yedik biz haberin var mı? Kolay olmayacağını biliyoruz. Sana direkt çıkışı söyle dedik, bilmiş laflarını kendine sakla."
Doyoung'un yersiz çıkışıyla ortam bir anda gerilirken attığı ufak adımları bileğinden tutarak durdurdum. Kısa zamanda kendine gelip burnundan soluyarak eski yerine geçti, bunun üzerine Hendery sadece hakaret sayılacak kadar keskin bakışlar atmıştı ona.
"Bildiklerimi söyleyince bilmiş laflar etmiş sayılmıyorum ama..? Her neyse, benimle iyi geçinmeye bak Kim Doyoung. İleride seninle güzel işler başaracağız ne de olsa.."
Lucas bu laflı saldırıya gülen tek kişi olduğunda Doyoung'u kasılan çenesi ve sıktığı yumruklarıyla zor zapt ediyordum. Kendine ortak geldiğini o da bizim gibi yeni öğrenmişti ve bu duruma pek sevinemiyordu tabii. Bana Yuta ile ilk karşılaştığım zamanları hatırlatsa da Taeyong'un uyarısıyla odağımı kazanmıştım.
"Kesin zırvalamayı. Hendery anlat, kimse araya girmesin."
"Pekala.."
Duruşunu dikleştirip boğazını temizleyerek söze girdiğinde küfür ettim, içimden. Gereksiz gerilim yaratıyordu, biraz daha devam ederse Doyoung'un zincirlerini bırakacaktım..
"Ten'i götürdükleri ev delikli ormanda, neresi olduğunu bildiğinizi düşünüyorum?"
"Bu imkansız, oranın plan haritası üç yıl önce yok edilmişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siesta 'YuJae
FanfictionSeninle bambaşka bir dünyada rast gelelim isterdim. [Jaehyun + Yuta] *satır arası yorumları tarafımdan yenilmiş bir kitap