8.Bölüm 🥀

2K 208 230
                                    


İyi okumalar...

...

Rüyada gibiydim. Birazdan uyanacaktım ve herşey geride kalacaktı. Ne bu evlilik nede kardeşimin hastalığı... Omuzlarımda ki o ağır yük her adımımda daha çok artıyor çıktığım bu yolda bana engel yaratıyordu.

Ses... Bir ses duyuyordum. Yanı başımda bana birşeyler söylüyordu. Şefkat dolu elleri saçlarımda dolanıyor, güven vermek için sol elimi tutuyordu. Kirpiklerim ağır ağır birbirinden ayrılırken bakışlarım ilk bembeyaz bir tavanı karşıladı. En son doktorun dediği şeyler yüzünden küçük çaplı bir baygınlık geçirmiştim.

Kafamı yana yatırıp saçımı okşayan kişiye baktım. Bartın... Kendince birşeyler mırıldanıyordu. Dudağımın kenarı kıvrıldı. Benim için endişeleniyordu. Onca söylediği lafa rağmen.

"Uyanmışsın."

Sorusuyla kendime geldim. Ne ara dalmıştım bilmiyorum bile ona baktığımda yanı başındaki suyu bana uzattı. Reddetmedim... Onun yardımı ile suyu içerken birkez bile gözlerimiz ayrılmadı.

Bardağı eski yerine koyup tekrar bana baktı.

"Teşekkür ederim."

Kafasını sallamakla yetindi. Kolumdaki serumu çıkartıp kenara attım. Bir an önce Mina'yı görmeliydim. En son beni öyle görmesi korkutmuş olmalıydı.

"Ne yapıyorsun? Serum daha bitmedi."

"Biliyorum. Ama kardeşimi görmeliyim. Çok, çok korkmuştur."

"Şimal sana söz veriyorum serum bittikten sonra seni kardeşine götüreceğim. Ama şimdi ilk önce serumu bitmesini beklemeliyiz. Değil mi?"

"Ama o beni bekliyordur. Bartın o çok korkmuştur. Hele beni görmeyince daha çok korkmuştur."

Sıkıntılı bir nefes verip bana bakmaya başladı.

"Kabul etmeyeceksin değil mi?"

Kafamı salladım. Tabiki etmeyecektim.

"Hayır."

"Peki seni kardeşine götüreceğim."

Eliyle belime destek olup odadan çıktığımızda kapının önündeki süretlerle dumara uğradım. Bartın'a baktığımda her an onlara dalacakmış gibi annem ve babama bakıyordu. Ve ben bunu istemiyordum. Sakince ona döndüm.

"Gidelim."

Kafasını sallayıp bakışlarını güçlükle çekti. Yanlarında geçip giderken babamın sesini duydum. O kadar garip hissettim ki ifadeler anlamsız kalırdı.

"Şimal, Mina iyi mi? İyi olacak mı?"

Gözlerimi kapattım. Ne bekliyorsun ki Şimal seni düşünüp, meraklanacağını mı? Cevap vermek yerine duymamazlıktan geldim.

"Sana bir soru sordu baban? Kızım iyi mi?"

Kızım?

Ben neyim. Sizin kızınız değil miyim?

İçimden o kadar şey söylemek geliyordu ki, ama yapamıyordum. Babama bakıp konuştum.

"Olacak. Kardeşim ve ben mutlu olacağız ve siz kendi çöplüğünüzde bizi izleyeceksiniz. Size inat biz iyi olacağız."

Mısralardaki Hüzün (Hüzün Çiçeği Serisi/1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin