İyi okumalar........
Bağırma sesleri... Ve daha nicesi. Yaslandığım duvarda, karşımdaki kapıya bakıyordum. Kollarım göğsümde birleşmiş, sağ ayağım hafif duvara yaslıydı. Yana baktığımda duvarın kenarına çökmüş, ayaklarını karnına çekip ağlayan bir Sinem vardı.
Bu kızın bana söylediği o hakaret, beni polise şikayet etmesi, tehtid savurması... Onca şeye rağmen hala onu düşünmem ve onu için başıma belaya sokmam.
Tam benlik bir olaydı. Normal şartlarda başka biri olsa eminim umursamazdı. Ama ben umursardım. Çünkü ortada bir şiddet söz konusuydu. Ve şiddet bu dünyada en nefret ettiğim olaylardandı. Sırf bu olay yüzünden yurt dışında başıma az bela açmadım.
Bir insanı dışarıdan göründüğü gibi yargılamak o kadar yanlıştı ki... Sinem dışarıdan bakınca zengin ve şımarık birine benziyordu. Ama aslında belki de öyle biri değildi. Biz dışarıdan gördüğümüz şeye göre hüküm veriyor ve ona göre yargılıyorduk.
Belki de Sinem'in bu halde olmasının sebebi babasıydı. Eğer kızına şiddet uygulamak yerine birazcık sevgisini verseydi Sinem böyle bir kız olmayacaktı. Arkadaş çevreside önemliydi tabi o gün o yanındaki kıza uymuş bana iğrenç ithamlarda bulunmuştu.
Lavabonun kapısı aniden açılınca kafam anlık Bartın'a döndü. Elleri kan içindeydi. Ve gömleği bir çok yerlerinde kan lekeleri vardı. Normalde olsa içerideki adama acır, dövmesin diye durdururdum. Ama şimdi o adamı dövdü diye neredeyse anlından öpecektim.
Fikret, bana tokat attıktan sonra Bartın buna şahit olmuş ve anında olaya dahil olmuştu. Bize ise bakıp çıkmamızı istemişti. Sorunsuz ve itirazsız kabul etmiştim. Sinem ile dışarı çıktığımızda sinem duvarın kenarına çökmüştü. Bende duvara yaslanmış içeriden gelen sesleri dinlemiştim.
"Yürüyün gidiyoruz!"
Yaslandığım duvardan ayrılıp yanına vardım. Yanında içeriye baktım. Fikret içerde yüzü kanlar içinde yatıyordu. Oh canıma değsindi.
Bartın sorun yapmasa birde ben çakardım da şuan sinirliydi ve bu nalet sinirinden faydalanmak istemezdim.
"İyi de Fikret-"
"Anma lan şu ibnenin adını." dedi sinirle. Ellerimi güğsüne koyup sakinleştirmeye çalıştım.
"Pekala. İçeride yatan ibneye ne olacak."
"Tuncay gelip alır. Oradan da depoya götürür. Daha işim bitmedi o orusp-" çenesini gerip boynunu kıtlattı ve devam etti. "ibneyle!"
Kafamı sallayıp Sinem'i yerden kaldırdım. Ellerini bana sarıp dışarıya yürüdük. Kapıdan çıktığımızda Tuncay gelmişti. Bize kafa selamı verip içeriye girdi iki, üç kişiyle.
Sinem arkaya oturduğunda zaman kaybetmeden bende öne oturdum.
Arada arkaya bakıyor Sinem'i kontrol ediyordum. Gözleri kapalıydı.
"Şimdi ne yapacağız?"
"Bilmiyorum? Tek bildiğim şu nalet günün bir an önce bitmesi."
"Sinem uyumuş."
Dikiz aynasından arkaya bakıp tekrar yola odaklandı.
"Bırak uyusun. Kolay değil yaşadığı şeyler. Şiddet söz konusu. Allah bilir kıza ne yaptı p*ç!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısralardaki Hüzün (Hüzün Çiçeği Serisi/1)
Teen Fiction... Hayat onun üzerinden kumar oynuyor. O ise bir seyirci gibi kenarda izliyordu. Arkasına dönüp babasına baktı. Yüzünde merhamet namına bir duygu beslemeyen o adama. Baba beni duyuyor musun? Bak kızın artık bir şey başardı. Küçükken senden hiçbi...