İyi okumalar.......
Kandırmak.
Eray, beni öyle birşeyle suçlamıştı ki bunun telafisi olmazdı.
Gözlerimin önünden o anlar geçti. O masa için bana eğitim verirlerken yaptıkları zulüm geldi aklıma. Günlerce aç bırakıldığım, soğuk bir odada tek başıma sessizliğe gömüldüğüm ve nicesi...
Ben o günleri unutmak için çabalıyorken ve tam unuttum derken tekrar önüme çıkması, buna kandırmak mı deniyordu?
"Eray seni son kez uyarıyorum eğer bir daha benim hayatıma müdahale edersen kardeş demem bitiririm seni anladın mı?"
Bartın, hala inanmıyordu.
Belki de inanmak istemiyordu.
"Bartın bak elimde deliller var. O kızın Amerika'da güçlü bir bağı var anlamıyor musun! Onca delile rağmen sen hala ona mı inanacaksın?"
"Ona diye kast ettiğin kişi benim karım! Şimal Karahan! Ve sen eğer bir daha böyle hitap edersen olacaklardan ben sorumlu değilim son sözüm bu!"
Olduğum yerde onları dinlerken Önümdeki kapı bir anda açıldı ve görüş açıma Bartın girdi. Kaşları çatık bir şekilde bana bakarken benim bakışlarım Bartın'dan, Eray'a doğru döndü. Ellerini yumruk yapmış bir şekilde bana bakıyordu.
Bu adamın benimle alıp veremediği neydi?
Bir adım atıp odadan içeriye girdim. Bartın odaya girmem ile kapıyı kapatmış hemen arkamda durmuştu.
"Senin amacın ne?"
Sesim aynı şuan olduğu gibi buz gibi çıkmıştı. İlk Eray şaşırmıştı.
"Cevap ver! Senin benimle derdin ne? Ne yapmaya çalışıyorsun sen?"
Bakışlarını aşağıya indirip yutkundu. Neredeydi o daha yeni car car konuşan adam?
"Cevap ver dedim!"
Koluma dokunan parmaklarla geri çekildim. Anlamıyordum, ben bu adama birşey yapmadığım halde bana bu şekilde davranmasını anlamıyordum.
"Şimal sakin ol!"
"Çek şu elini benim derdim o karşındaki adam- pardon karaktersizle!"
Elini tekrar sıktı.
Karaktersiz demem mi zoruna gitti. Ah kıyamam ne kadar üzüldüm şuan!
Bartın'ı geri püskürtüp Eray'a yaklaştım.
"Madem sen konuşmuyorsun ben de anlayacağın dilden konuşurum."
Gömleğinin yakasından tutup gelişi güzel bir kafa attım. Yere düşerken eliyle kanayan burnunu tutmuştu. Durmadım karnına ve bacaklarına attığım tekmeler dahi yetmiyordu. Son tekmeyi atıp saçlarımı geri çektim. Ve yere eğildim. Yerde acıyla kıvranıyordu. Sağ elini tutup işaret parmağına parmaklarımı doladım ve ani bir hareketle geri büktüm.
Evet parmağını kırmıştım.
Evimizi bastıkları gün aşağıdaki sığınaktan beni almaya gelen Eray'dı. Ve beni yukarı çıkarırken ilk saçımdan tutmaya çalışmıştı. Ona direnmiştim ve o diğer bekleyen adamla koluma yapışmış ve beni öyle Bartın'ın önüne atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısralardaki Hüzün (Hüzün Çiçeği Serisi/1)
Teen Fiction... Hayat onun üzerinden kumar oynuyor. O ise bir seyirci gibi kenarda izliyordu. Arkasına dönüp babasına baktı. Yüzünde merhamet namına bir duygu beslemeyen o adama. Baba beni duyuyor musun? Bak kızın artık bir şey başardı. Küçükken senden hiçbi...