16.Bölüm 🥀

1.1K 132 14
                                    

Oy, yorumlarınızı bekliyorum.

İyi okumalar...

...

Ellerimi birbirine kenetleyip çeneme dayadım. İçimde bir sıkıntı vardı ve her geçen dakika çoğalıyordu. Derin bir nefes alıp kafamı kaldırdım. Ameliyathane'nin önünde gelip gitmeye devam ettim. Arkama döndüğümde duvara yaslanmış, kafasını yere eğmiş ve kollarını birbirine bağlamış yere bakan Bartın'a baktım.

Gözümden bir yaş aktı yanağımdan ayağımın dibine düştü. Herşeye rağmen bana ve kardeşime kol kanat geriyordu. Kendi ailem ise..

3 gün önce doktor müjdeli haberi vermişti ve vakit kaybetmeden iki gün sonrasına ameliyatı yapacağını söylemişti. O iki gün benim için ve Bartın için son derece yavaş geçmişti. Ölüm gibiydi. Aklımda ya kardeşim o masadan kalkamaz ise vardı.

1 gün önce hastaneye yatırılan babam ve kardeşim bugün ameliyata girmişti. Annem, dedem ve Tuncay vardı. Dedem beni ilk gördüğünde yanıma gelmiş ve konuşmak istediğini söylemişti. Oysa o gün herşeyi söylemişlerdi ve diyecek söz bırakmamışlardı. Onu sert bir dille uyarıp bir daha bana yaklaşmamalarını söylemiştim.

O an yüzü düşüp kafasını sallayıp kenara çekilmişti.

O an içim burkulsa da acımak yoktu. Çünkü ben acı çektiğim zamanlarda sesini bile çıkarmamıştı. Bundan sonra kardeşimi veya kendimi ezdirmezdim. Eğer ezerlersede de nasıl bir canavarla karşılaşacakları hakkında en ufak fikirleri yoktu.

İçimde ki o canavarı onlar var etmişlerdi ve ben bile kestiremiyordum ne zaman ne yapacağını.

Beni daha 18 yaşında yabancı bir yere gönderip zorla istemediğim birşeye zorlamışlardı. 4 yıl dile kolay 4 yıl yabancı topraklarda tanımadığım insanlar arasındaydım. Beni bir oyuncakmış gibi kullanıp 'Artık gitme vakti' demişlerdi.

Ameliyat kapısına baktım. 4 yıl önce ansızın odama Daniel girmiş ve beni uyandırmıştı. Omzumdan tutup 'Müjdemi isterim abla oldun' demişti.

Abla olmuştum.

Beni aceleyle bir uçağa bindirip Türkiye'de getirmişlerdi. Bir hastaneye giriş yapmıştık. Ve ben hala ne olduğunu anlamamıştım. Bir ameliyat kapısının önüne getirildiğimde babamın kucağındaki bebek dikkatimi çekmişti.

Kardeşim... Miniğim oradaydı.

Babam yanıma gelip onu kucağıma bıraktığında yaşlı gözlerini açmış ve bana bakmıştı.

O an başlamıştı benim savaşım.

O kadar heyecanlanmıştım ki her an bayılabilirdim. Ama olmadı miniğim işaret parmağımı tutup tekrar gözlerini kapatmıştı. Bu haline gülmek ile yetindim. Hafif kaldırıp cennet kokusunu içime çektim.

Çok güzeldi!

Ona bakmaya doyamıyor kimselere de vermek istemiyordum. Ama hemşire almak zorunda olduğunu söylemişti ve kardeşimi alıp gitmişti.

Heyecandan dakikaları belki de saniyeleri sayıyordum. Sonunda annemi normal bir odaya almışlardı ve kardeşimi de gerekli kontrollerden sonra getirmişlerdi. Herkes o kadar mutluydu ki bir an içim burkuldu. Benim doğumum da bu kadar mutlu olmamıştı babam. Dedem vardı sadece o da dedemin anlattığıydı.

Mısralardaki Hüzün (Hüzün Çiçeği Serisi/1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin