17.Bölüm 🥀

1.1K 120 31
                                    

İyi okumalar...

...

1 Hafta Sonra

Mina'nın arkasında ki yastığı düzenleyip geri çekildim.

Dün taburcu olmuştu. Doktor iyi olduğunu kötü bir sonucunun olmadığını ve artık taburcu olabileceğimizi söylemişti. Bartın işlemleri halledip eve gelmiştik.

Babam, o çoktan taburcu olmuştu ve bir kaç kez hastaneye Mina'yı ziyarete gelmişti. Bir kaç kez bana bakıp birşey söylemek istemişti fakat değil yüzünü görmek aynı odada dahi bulunmak midemi bulandırıyordu.

Kapı çaldığında o tarafa baktım. Kapı açılıp içeriye Banu ve Sinem girdi. Banu tedirgindi ve çekiniyordu.

"Şey Mina'yı görmeye gelmiştim."

"İyi gör!"

Soğuk sesimi duyduğunda omuzlarını indirdi. Yanıma gelip yüzüme eğildi.

"Şimal yapma böyle valla kötü bir niyetimiz yoktu. Sadece ne bileyim belki Bartın abi ile aranız düzelir diye şey ettik."

Ona bakıp yüzümü buruşturdum. Aramız düzelir diye mi? Bizim aramız kötü değildi ki!

"Gerçekten aramız kötü olsaydı bu dediğine hak verirdim ama siz işin boyutunu acayip kaçırdınız. Banu gecelik koymuşsunuz poşetimin içine. İyilik yapmaya çalışıyorsunuz anlıyorum ama böyle iyilik olmaz."

"Haklısın ama- özür dilerim."

"Dileme Banu dileme... Senin yüzünden az daha Bartın ile birbirimize giriyorduk. Aramızı yapmaya çalışıyorken az daha beter duruma getiriyordunuz."

Sessiz kaldı. Arka cebimden telefonu çıkarıp saate baktım. 1 saate Bartın burada olurdu. Telefonu koltuğun üzerine atıp Banu'ya baktım. Gözleri dolmuştu ve Sinem'de başını yerden kaldırmıyordu. Sıkıntılı bir şekilde oflayıp onlara sarıldım.

"Eğer bir daha böyle bir şey olursa çıranızı yakarım haberiniz ola! Anlaştık mı?"

Bana karşılık verip kafalarını salladılar.

"Valla söz bir daha karışmayız değil mi Sinem?"

"Ben tövbe ettim."

Söyledikleri ile güldük.

"Valla Şimal kızıp bağırıp çağırsan bu kadar zoruma gitmezdi. Kaç gündür görmezden geliyorsun."

"Cezayı hak ettiniz kusura bakmayın."

Mina'ya sonkez bakıp dışarıya çıktık. Merdivenlerden inerken zil çalmıştı. Merdivenin sonunda kapıya bakıp gelenlere baktım. Bartın gelmişti. Tuncay ve Eray'da arkasından geliyordu.
Sinem, Eray'ı gördüğünde bir değişmiş elini boğazına götürmüştü. Tövbe yarabbim ne oluyor?

Eray'a baktığımda Sinem'e bakıp bakışlarını kaçırmıştı. Yok artık!

Eray ve Sinem.

Şuraya bayılıp kalacaktım.

"Sinem iyi misin? Rengin kaçtı bir sanki?"

Banu'yu dürtüp Eray'ı işaret ettim.

Mısralardaki Hüzün (Hüzün Çiçeği Serisi/1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin