༒︎SON DEYİŞ༒︎

286 34 0
                                    

Ben Boz Ejder,

Kadim geçmişi bilen ve yön veren...

Tüm hikâyeyi bilendim ben...

Bu kıtalarla oluştum, asırlarca yalnız başıma dolandım. Bildiğim birkaç ırk dışında hiç ırk yoktu. Tek başıma şarkılar söyledim, açan her güne, doğan her güneşe merhaba dedim.

Asırlar böyle gelip geçti ve ben bir gün, devasa kıta parçasında oluşan ilk medeniyetleri ve kabileleri gördüm. Heyecan ve sevinçle, asırların verdiği yalnızlık hasretiyle onların yanına gittim. Kara parçasında benim gibi sayısız ejder vardı. Kimi beyaz, kimi yeşil, kimi ise altın...

Daha dikkatli baktığımda onlara tapan ve adları draell olan yaratıklarla tanıştım...

Hepsi iyi ve sıcakkanlı idi. Bir tür hariç...

Sesim kötülükleri kovdu, ancak bu onları yeniden toplanmak için dinlenmeye çekilmişti sadece...

Ve ben, neredeyse ölüyordum. Çok ağır bir darbe alarak sulara gömüldüm.

Karanlık ve dipsiz suyun içinde gözlerimi araladığımda yumuşak, hafif kumlu bir yerde yatıyordum. Etrafımı ilk defa gördüğüm yaratıklar çevrelemişti. Ne eagle ırkının, ne de diğer ırkların türlerine benziyorlardı.

Bu yaratıkların tenleri koyu idi. Boyları orta, en fazla altmış kilolarındaydılar. Fakat beni en çok etkileyen kahvenin en güzel tonu olan gözleri, süt kadar ak saçlarıydı. Bu yaratıklar yaramdan oldukça endişelenmiş, bana sahip çıkmışlardı...

Böylece ben, her yerin koruyucusu olan ben, kimsenin buyruğu altına alınmamış iken onların buyruğu altına girdim.

İsteyerek...

Aralarında genç bir kadın vardı, bana buranın bir kısmını yönettiğini ve beni ilk fark edenin o olduğunu söyledi. Sevecen halkı ve ben asırlarca sorunsuz yaşadık.

Sonra birden her şey değişmeye başladı. Bana kötülüğün çoğaldığını, ülkelerini koruma gereği duyduklarını söyledi.

O günü hiç unutamadım, ağlayarak anlatıyordu bunları bana. Onu nasıl koruyacağını söylüyordu, nasıl onu büyüteceğini sorup durdu...

Bu günün üzerinden aylar geçti, güzel bir sabaha sevinç dolu bir haberle uyandık. Ondan sonra gelecek taht sahibi dünyaya gözlerini açmıştı. Adı Elendill bir değişle Senna olan bu güzel kadından sonra taht sahibi olacak olan küçük bebek her şeyden habersiz kahverengi gözleriyle dünyaya gülücükler saçıyordu.

O doğar doğmaz benim yanıma getirildi, bu sevimli bebeğe zarar vermemek için nefes almadığımı anımsıyorum. Herkes gülüyordu, lâkin yüzlerinde acının burukluğunu görür gibiydim. Elendill in suratına baktığımda bu acının daha da arttığını fark ettim. Yüzü gülümsüyordu belki, ancak kalbi olanlar nedeniyle kan ağlıyordu.

Bebeği daha doğmadan babasına veda etmişti. Bu hazin olay bir kişi hariç herkesi derinden yaralamıştı. Bir süre kimse kendine gelemese de yeniden yaralarını sarmayı ve iyileşmeyi başarmışlardı.

Benim ise bu güzel halkın, özellikle kıymetlimin yüzü gülsün diye hiç yapmadığım bir şeyi yaptım; beni kurtardığı için bebeğinin gözlerini benimkiyle aynı yaptım.

Zümrüt yeşiline bulanan gözler, mutluluğunu yaşamaya başlamıştı artık, kısa bir süreliğine...

Daha üçüncü gününe merhaba diyen bebek, o sabah hiç uyumayan annesinin yatağından alınıp gizlice korundu. Ordular tekrar toplanmaya ve savaş boruları tekrar ötmeye başladı.

Peki ya sonuç?

Ada ülkesine saldıranlar kazandı...

Geride yıkım ve enkaz bıraktı...

Sahibim olan Senna bana son buyruğunu, son görevimi fısıldadı. Ben hiç tereddüt etmeden bebeğin yanına uçtum ve onu koruyan cansız kolların arasından onu çekip hazinle uçmaya başladım...

Arkamda asla unutamayacağım bir medeniyet sulara gömülürken ben Senna'nın son buyruğunu gerçekleştirerek uçtum...

En kıymetli varlığım son nefesini verip, engin maviliklere dalarken ben uçtum ve uçtum...

Ben Boz Ejder, onu korumak için her şeyi yaptım...

__________

Ben bilinmezliğe yelken açan bir gemi...

Karanlık sisli havada karayı göremeyen bir denizci.

İnatla kulaç atıyordu ellerim,

İnanmadı asla zihnim, ben buraya ait değildim.

Bu karanlık denizlere ait değildim...

Aradığım kara parçasından çok uzaktı ruhum.

Onu hissediyordu, ama bulamıyordu.

Çekip alamıyordu gerçekliği,

Güneşi ve ayı doğduramıyordu göğe.

Çırpınıp durdu olduğu yerde...

Sonra...

Sonra birden içinde bir umut yandı.

Küçük kıvılcımlar içini ısıttı bedenin.

Bir rehber, bir koruyucu vardı artık,

Adını, kendini bilmesemde hissettim onu zihnimin derinlerinde.

Benim geçmişim yoktu, geleceğim yoktu, bu karanlık sularda iyilik yoktu...

Sadece bilinmezlik ve savrulup giden ruhum ve ben vardı.

İyiler de hata yaparmış,

Canından çok sevdiklerine bir şey olmasın diye.

Benim koruyucum da hata yapmış,

Beni çok fazla korumak için.

Ya ölecekmişim, ya da bu bedende yaşayacak.

Ölmedi ruhum, ölümü tattı ve tekrar hayata döndü o gece...

Benim koruyucum BOZ EJDER imiş, bilir misin anne yerine koyduğum kişi?

Beni korumak içinmiş yaptığı bunca şey,

Verdiği sözmüş onu ayakta tutan.

Beni yaşatan ve bırakmayan...

Artık ufuk göründü.

Kara sis bulutu kalktı üzerimden.

Savaşta aldığım derin yara beni tekrar yeni bir bilinmezliğe sürüklese de,

Ben gitmeye hazırım.

Yeni bir ad ve yeni bir doğumla...

༒︎ KARANLIĞIN RUHU༒︎ (𝙴𝙹𝙳𝙴𝚁'𝙸̇𝙽 𝚁𝚄𝙷𝚄 𝚂𝙴𝚁𝙸̇𝚂𝙸̇-𝙸) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin