BOZ EJDER'DEN....Muhafızların kendini fark etmesi üzerine gerisin geriye merdiven basamaklarını tırmanan Trisa, korkuyla kendini koridorun ilk odasına, açık kapıdan içeriye attı.
Peşinden gelen iki draelllın merdivenleri hızla çıkışını ani solukları arasında duyuyordu. Trisa neredeyse nefesi kesilmiş bir hâlde saklanacak yer ararken, koridordan gelen ani sesle irkildi.
" Sence onu bulmalı mıyız?" diyordu erkek muhafızın birisi.
Saçları arkadan bağlı, uzunca boylu diğer muhafız, sırıtarak arkadaşına yaklaştı.
" Biliyorsun ki Efendi o draelllın dışarıya çıkmasını yasakladı. Eğer onu yakalarsak, daha fazla meyve alabiliriz."
" Anlıyorum. O zaman fikrin nedir, neredeler?" diye sordu arkadaşının sözlerine inanan draell.
Fısıldaşmalar koridorda yankılanırken içini daha da korku kaplayan Trisa, ağlamaklı şekilde küçük bir masa ve duvarın arasına saklanıp sessizce beklemeye başladı.
Ümitsizlik genç kadının üzerini yorgan gibi örterken, göğe yükselen gümüşi ay ışığı yüzünü örten dağınık mavi saçlarının altından süzülen yaşı gün yüzüne çıkartıyordu.
Şimdi her şey bitmiş miydi?
Trisa yaşamı boyunca birçok badireler atlatmıştı, fakat hayatında ilk defa ölüme bu kadar yakındı...
Boğazı düğüm düğüm olmuş, nefes almakta güçlük çekerken acısını yüzüne yayılan ıslak yaş daha da arttıyordu.
Göz yaşıyla yanan yüzünden hafif duman yayılıyor, çarpan kalbinden hiçbir şey duyulmuyordu.
Kulaklarında sadece hızlı çarpan kalbinin melodisi vardı.
Kollarındaki bağı çözüp kanatlarını serbest bıraktı ve kanatlı kollarını kucağındaki çocuğa sardı.
Eğer yakalanırsa sadece kendi gözükecekti. - yani onun planı böyleydi - Shnaynie ne olursa olsun korunmalıydı...
Kucağında tuttuğu minik Shnaynie'nin tombul eli, Trisa'nın mavimsi elini sımsıkı tutup onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Daha üç yaşında olmasına rağmen olayın fatkında olan Shnaynie, genç kadının kanatlarını yavaşça üzerinden çekip üzgünce Trisa'ya baktı.
Genç kadın, ona bakan miniğin farkına varıp hafifçe gülümsemeye çalışmışsa da duygularına hâkim olamıyordu.
Bir türlü göz yaşlarını durduramıyor, yüreğindeki korkuyu bastıramıyordu...
Minik Shnaynie, yanında ağlayan anne bildiği genç kadının yüzüne ellerini götürüp, sert, düz zırhla kaplı teninden dökülen yakıcı yaşlarını sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
༒︎ KARANLIĞIN RUHU༒︎ (𝙴𝙹𝙳𝙴𝚁'𝙸̇𝙽 𝚁𝚄𝙷𝚄 𝚂𝙴𝚁𝙸̇𝚂𝙸̇-𝙸)
FantasyBen, buraların en güçlüsü; yaşayan iki ejderden biri... Ben, BOZ EJDER'İM... Adı anılmayan, sonsuz yıldız ışığı ve kızgın güneşin şarkılarında karanlığa gömülen kadim uygarlığın son umudu... Kayıp medeniyetin son varisi, bana edilen son vasiyetin k...