GLODİA GÜNLÜĞÜ KARANLIK SAYFALARI BÖLÜM VI

362 210 4
                                    


BOZ EJDER'DEN...

Trisa taş duvarlar arasında geçirdiği üç senenin ardından belki de ilk kez bu kadar çok mutlu oluyordu.

Küçük Shnaynie'nin ilk emekleyişi ve yürüyüşünün ardından, bakıcı draell bir kez daha gözyaşlarına hakim olamayarak ona gülümsüyordu.

Shnaynie daha üç yaşında olmasına rağmen, ırkının ona miras bıraktığı zekâsıyla okuma - yazmayı sökmüş, şimdi de tüm diyarlarda konuşulan ortak dilde  Trisa'ya mektup yazıyordu.

Tahta masaya boyu yetmediğinden üst üste kitapların yığıldığı tabureden yavaşça inen Shnaynie, neden gülümserken ağladığını pek anlamadığı Trisa'nın yanına koşarak gidip,

"Bu senin, sana yaptım."  dedi neşeyle, elindeki kağıda yazdığı son derece güzel el yazısını göstererek.

İçinde mutluluğun bolca bulunduğu mektubu gören Trisa, yere yalın ayaklarını neşeyle vurup hoplayıp zıplayarak Trisa'dan cevap bekleyen miniğin heyacanlı bedenine kollarını sarıp kucağına çekti.

Shnaynie'nin tombul yanağına bir öpücük konduran Trisa, gözyaşları silip gülümseyerek kıza döndü.

"Teşekkür ederim miniğim."  dedi, çocuğun gösterdiği kağıdı okurken.

                      
_________

Trisa'nın mutluğu bir varlığın hırslı adımlarına dönüşmekteydi...

Ağacın yaprakları ve dev gövdeleri, balerin edasıyla rüzgârda salınıp tatlı hışırtılarını etrafa yaymakta, gümüş ve mor büyüden yapılma dev Baredd'lar arkasında ışıldayarak yükselmekte ve som altından yapılma yollar ayağının altına uzanıp gitmekteydi.

İhtişamlı yaşamı ise zihninden uçup yavaşça onu  terk ediyordu...

Eski anılar yerini kuru ağaçlara, ihtişamlı kuleler ise devasa bir savaşın izlerini gövdelerinde açıkça sergikemekte ve bir zamanlar bastığı som altın kaldırımlar, üzeri kumla kaplanmış yollara dönmüştü.

Genç kadın, önceden Arena Sahası olan yere, yani şehrin en kuzeyindeki yere gelip kısa süreliğine mola verdi.

O arenada yapılan dövüşler, küçük bir kızken ve görev zamanı geldiğinde kendisinin de yaptığı atışlar gözünün önünden toz bulutu gibi akıp gitti...

Ama draell kadın buna üzülmüyordu, olanlara karşın hiçbir şey beslemiyordu.

Ne görev yerinde ölenler, ne de o savaşta can verenler...

Can verenler...

Bu kelime EsMilla'ya o günü anımsattı:

O gün, tarihte yaşanan en büyük savaşın olduğu sene üç yüz yaşlarının sonlarında, daha gençliğe yeni adımını atmış bir lider olarak o savaşta yer almıştı.

Binlerce kişinin ölümüne neden olmuş, geride kalanların ise aklından çıkmayacak bir anıyı zihinlerine kazımıştı...

Genç kadın yol boyu ilerlerken aklına yok ettiği binlerce can gelmiş, bunun neticesinde ise, dolgun dudakları şeytanice yukarı kıvrılmıştı.

O dökülen kanlar...

 
            Korkusuzca öldürülen halklar...

Hırsın ve öldürme zevkinin verdiği tutku...

Korkusuzca...

Genç kadın bu kelinmeyi biraz zihninde tarttı. O gerçekten de korkusuz muydu?

Hayır...

Onun da diğer draelllar gibi korktuğu, ona itaat ettiği ve üzerine titrediği birisi vardı,

KIZIL EJDER...

Şu an inine doğru ilerlediği devasa yaratık ona saatler önce çağırmıştı ki bu normal bir şey değildi. Kızıl Ejder, kötü bir durum olmadığı sürece asla çağırmazdı.

Devasa ininde yıllardan beri  sessizce uyuklayan ejder, şimdi onu bizzat inine çağırmıştı.

Ayakları titreyen draell, inin yüksek girişine bakıp, kollarını açarak kanatlarını ortaya çıkardı. Rengarenk yaldız süslemelerle kaplı olan kanatının eklem yerlerini elinin altına alıp koluyla dümdüz yaptı ve geriye doğru ilerledi.

Hafifçe dizlerinin büküp uçma pozisyonu aldı ve kısa sürede yerden havandı.  Yüksek in kapısına kısa sürede varan sarı yaldız saçlı kadın emin adımlarla karanlık kapıdan içeriye girdi.

Her draellin yaptığı gibi parmak uçlarına bastığı, zarif pençeli parmaklarıyla temkinlice yere basarken derinden gelen sıcak rüzgâr morumsu zırhını yakarak geriye adım atmasına neden oldu.

Bir süre sonra kendini toparlayıp dar holden geçen kadın, kendini normal ejderha inlerinden farklı olarak sade, ihtişamdan uzak olarak boş duran ejder kovuğuna girdi.

Kadının daha ilk andan itibaren kokusunu alan Kızıl Ejder, ihtişamla odanın orta yerinde oturup keskin sarı gözleriyle ona bakıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kadının daha ilk andan itibaren kokusunu alan Kızıl Ejder, ihtişamla odanın orta yerinde oturup keskin sarı gözleriyle ona bakıyordu.

Kadın, duvara sürünerek içeriye girerken ejderin ihtişamına bir kez daha yenik düştü.

Devasa boyutu, her zaman açık tuttuğu iki kızıl zırhlı kanatları, demirden sert dış kabuğu ve boynuzlarla çevrili kafatasındaki yarık iziyle genç draelle bakarken kadının nefesi kesilecek gibi oldu.

Onu taşıyan dizlerindeki tüm gücün emildiğini hisseden genç kadın, güçlükle yerinden kımıldayıp ejderin on metre kadan uzağına gitti.

"Beni çağırmışsın, yüce ejder!"  diye yüksek sesle bağırdı draell, sesinin yüksek çıkmasını umarak.

"Evet draell, seni çağırdım." diye kadını cevapladı derinden gelen bir ses.

Kızıl Ejder normalin altında konuşmuşsa  bile sesindeki kudret draelli sasmaya yetmişti bile.

Ne diyeceğini bilemeyen draell, dakikalarca olduğu yerde düşünürken Kızıl Ejder'in sabrı tükendi ve konuşmaya başladı.

"Topraklarında yabancı dolanıyor, yönetici."  diye alayla genç kadına baktı.

Onurunun zedelenmesini istemeyen kadın, kendinden emin bir şekilde:

"Bunu biliyorum-"

"O yüzden mi iki draellin bize ihanet etmesine izin verdin!"  diye lafı ağızına tıktı ejderha.

Sesi o kadar gür ve yakıcı çıkmıştı ki, draell kadınını saçlarını ve bedenini arkaya savurmuş, sırt üstü yere çalışmasına neden olmuştu.

Taş zemine sertçe düşen kadının nefesi kesildi ve gözleri karardı. Buna rağmen hâlâ bilinci açık olan genç, burnundan soluyan ejderhanın ona yaklaşmakta olduğunu hissediyordu.

Öfke fışkıran sarı gözleri tenini delerken, zehir yayan soluğu ona,

" Hak etmediğin taht senin oldu, buna müsaade ettim. Çalma girişimindeki yeteneklerin son derece etkiliydi, ancak bu son şansın." diye tehdit ediyordu.

  "Başka zamanın yok ESMİLLA. Sana altı sene veriyorum. Bu zaman diliminde o Boz Ejder'in kalbine mızrağı saplayacaksın."

  

༒︎ KARANLIĞIN RUHU༒︎ (𝙴𝙹𝙳𝙴𝚁'𝙸̇𝙽 𝚁𝚄𝙷𝚄 𝚂𝙴𝚁𝙸̇𝚂𝙸̇-𝙸) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin