İlk kan...
Bu kelime, sizin tüm masumluğunuzu elinizden alır...
Bu kelime sizi geri dönülmez bir yok oluşa sürükler...
İlk kan...
Siz acı içinde kıvrılan kurbanınıza bakarken, o kızıllık gaddarca kılıcınızın ucundan süzülür...
O ilk kızıllık döküldüğünde, diğer yok edişler rahatlıkla ardından gelir...
İlk kan...
Bu kızıl renkli sıvıyı gördüğümde aklıma o ilk gün gelir.
Benim en çok acı çektiğim, draellların ise haince tasarlanmış planlarının iki basamağı olan ilk gün...
O gün küçük bir idman yapacağımı sandım...
İlk kez kılıç tutan ellerim, hevesle sağa sola hareket ederken, antreman yaptığıma ne çok sevinmişlerdi!
Lâkin bu tatlı rüya, draell kadının yere düşmesiyle korkunç bir kabusa dönüştü...
Öldürmek için can atan kılıçlarım, ne kadar dirensem de o çaresiz kadının boğazını buldu...
O gün ben, zorla bir canı aldım...
O gün ben, ilk kanı döktüm...
O gün benim masumiyetim elimden alındı...
O gün benim aklımdan hiç çıkmayan acı dolu bir anı olarak kaldı.
Kalbime her gün saplanan, ızdırabın hançeri...
🐉🐉🐉🐉
Shnaynie düşünceli bir şekilde odasının dört duvarı arasında volta atıp duruyordu. Bugün görevi olmasına rağmen gözüne uyku girmemişti.
Ay yükselip batmaya başlıyor, ufku aydınlatan grilik giderek belirginleşiyordu.
Shnaynie, grileşen ufka bakmak için cama doğru ilerledi. Masasının üzeeindeki kılıca ürpertiyle bakarak başını camdan dışarı uzattı.
Güneşe son kuvvetiyle direnen rüzgâr, narince kıza dokunup zararsızca yok oldu.
Dokunduğu naif yüz ve beden ise, birkaç gün önce gördüğü rüya ve görevi için içini kemiriyordu.
Shnaynie ona verilen kılıçta normal olmayan bir güç hissediyor, bu da onu hem korkutuyor hem de ürpertiyordu.
Hazince boynunu yere büktü ve zoraki masanın üzerinde masumca yatan pırıl pırıl kılıca baktı.
Genç kız o anda sanki bir şeyler anımsar gibi oldu...
Nalima'nın korku dolu bakışları altında kılıca yaklaşan Shnaynie, yüzüklerini takıp takmadığını kontrol edip -ki en son olayı unutmamıştı.- parmaklarını işgal eden iki yüzüklü elini kılıcın kabzasına götürdü.
Güçlü yapısına nazaran tüy kadar hafif kılıcı hiç zorlanmadan havaya kaldıran Shnaynie, kılıcı biraz inceledikten sonra bu büyülü kılıcı nerede gördüğünü hatırladı...
Geçen gün gördüğü rüyadaki kadın bu kılıcı tutuyordu...
°°°°°°°°°°°
Shnaynie rüyasında genişçe bir meydanın tam ortasında duruyordu. Şaşkınlıkla etrafına bakınan genç kız, o sırada kapkara olan gökyüzününden yağan kor parçaların altında kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
༒︎ KARANLIĞIN RUHU༒︎ (𝙴𝙹𝙳𝙴𝚁'𝙸̇𝙽 𝚁𝚄𝙷𝚄 𝚂𝙴𝚁𝙸̇𝚂𝙸̇-𝙸)
FantasyBen, buraların en güçlüsü; yaşayan iki ejderden biri... Ben, BOZ EJDER'İM... Adı anılmayan, sonsuz yıldız ışığı ve kızgın güneşin şarkılarında karanlığa gömülen kadim uygarlığın son umudu... Kayıp medeniyetin son varisi, bana edilen son vasiyetin k...