💫36. Bölüm💫

96 6 1
                                    

👆🏼şarkıyı açmayı unutmayın

Selaaaaaaaam

Nasılsınız kuzular?

Bölüm atmayı unutup sabah 8de dersi olduğu halde gece 4de bölüm atan türünün tek örneği yazar kim acaba???

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum❤️

Neyse hemen bölümü atıp yok oluyorum🥱😴

Birkaç hafta sonra;
Evin sessizliği beni üzüyordu. Naz benden uzağa gitmek istemediği için Ayrı bir ev yerine Bora'nın şuanki evine taşınmıştı. Yaklaşık 4-5 haftadır bu sessizliğe alışmaya çalışıyorum. Ara sıra yukarıya çıkıyorum yada Naz geliyordu. Toprak'la hastanede olmasada çıkışlarda yada haftasonları görüşüyorduk.

Ekim ayının başlarındaydık. Hava ılık ama genelde yağmurluydu. Altıma siyah kot üzerime lacivert sweat giydim. Saçlarımı tararken ne kadar da uzadıklarını fark ettim. Toprak saçlarımı uzun seviyordu. Yüzümde saçma bir gülümseme geldi. Üzerime gri şişme montumu giydim. Siyah topuklu botlarımı giyip aşağıya indim.

-Atla güzellik.

Sırıtıp arabaya bindim. Naz'la hala beraber işe gidip geliyorduk. Tek fark bizi Bora götürüyordu. Bazen ise Toprak almaya geliyordu beni. Beni hastaneye bırakınca teşekkür edip hastanenin içine girdim. Üst kata çıkıp odama Gamze'ye selam verip odaya girdim. Üzerimdekileri çıkarırken masamın üstündeki minik kağıt dikkatimi çekti.

"Bu akşam bize gelmek ister misin? Annem seninle tanışmak istiyor."

İçime düşen stresle karnım ağrımaya bile başlamıştı. Annesiyle daha önce baloda ayak üstü tanışmıştık ama konuşmuşluğumuz yoktur. Bu biraz gerilmeme neden oluyordu. Notu alıp odamdan çıktım. Toprak'ın odasına girip kapıyı arkamdan kapattım. Beni görünce yüzünde oluşan gülümseme içimi ısıttı.

-Günaydın.
-Günaydın.
-Bu akşam olmasa?
-Neden?
-Bilmiyorum Toprak ya beni sevmezse.
-Saçmalama Deniz. Hem annemle daha önce konuştun.
-Geriliyorum ama.
-Gerilecek bir şey yok. Hem ben yanında olacağım.

Sıkıntıyla nefes verdiğimde başıma minik bir öpücük bıraktı.

-Dert etme. Annen sana bayılacak.
-Hıııı. Kesin.

Toprak'ın odasında biraz daha kalıp kendi odama geçtim. Hastalarım bitince taksiye atlayıp eve geldim. Dolabımı alt üst edip giyecek hiçbir şey bulamadığım için yatağa attım kendimi. Telefonum çalınca kalkmadan uzandım telefona.

-Alo?
-Efendim.
-İyi misin? Sesin kötü geliyor.
-Giyecek bir şey bulamıyorum.
-Sen?
-Dalga geçme Toprak.
-Yardım etmemi ister misin?
-Olabilir.
-Aç kapıyı.
-Ne?! Kapıda mısın?

Telefonu kapatmadan kapıya koştum. Kapıdaydı manyak.

-Toprak?!
-Seni biraz daha fazla görmek için değer.
-Gelsene.

Toprak odama girince ben umutsuzca yatağıma oturdum. O ise elbiseleri karıştırmaya başladı.

-Deniz bu elbiselerin hepsi niye kısa?
-Başlama gene.
-Zaten taş gibi hatunsun bide açık giyinme etraf insan kaynıyor.
-Kıskanıyorum desene sen ona.
-Kıskanıyorum. Oldu mu?
-Oldu oldu.
-Bunu dene bakalım.

Uzattığı elbiseyi alıp banyoya girdim. Krem renginde boğaz kısmından başlayıp göğüsümün üst tarafında biten bir fermuarı vardı. Triko kumaş vücudumu tamamen sarıyordu. Dizimin hemen üstünde bittiyordu. Uzun kollarının bir kısmını avucumun içine hapsedip banyodan çıktım.

-Nasıl olmuş.
-Fazla güzel olmaz bu.
-Abartmayı keser misin Toprakcım.
-Toprakcın kurban olsun sana.

Yüzümü avuçları arasına alıp sıkarken söylediği cümle beni güldürmüştü. Burnumun üzerine minik bir buse kondurup geriye çekildi.

-Hazırlanayım ben o zaman.
-Hazırlan bakalım.

Sabahtan dalgalı olan saçlarımı yukarıdan sıkıca toplayıp önden iki tutam saç ayırdım. Maşayla onlara biraz düzen verdim. Sadece maskaramı sürüp arkamda beni izleyen Toprak'a döndüm.

-Hazırım.
-Gidelim o zaman.
-Gidelim.

Üzerime beyaz uzun montumu ve beyaz topuklu botlarımı geçirdim. Beraber arabaya binip yola çıktık. Toprak'ların evine ilk defa gidiyordum. Gergindim. Korkuyordum. Elimi tutunca gülümsedim. Seviyordum onu. Her şeye rağmen. Sonunda eve vardığımızda dikkatlice etrafı inceledim. İki katlı müstakil bir evdi. Bahçesi bakımlıydı. Toprak kapıyı çalınca içimdeki tedirginlik en üst noktadaydı.

-Hoşgeldiniz Toprak bey.
-Hoşbulduk.
-Sizde hoşgeldiniz Deniz hanım.
-Hoşbuldum.
-Toprak'cım?
-Annem.

Montumu görevli kıza uzatıp biraz onlara yaklaştım.

-Hoşgeldin Denizcim.
-Hoşbuldum Hale hanım.
-Geçin içeriye hadi.

Toprak beni rahatlatmak istercesine gözünü yavaşça kapatıp açtı. İçeriye girince koltukta gazete okuyan adam babası, karşısındaki genç kızda kardeşi olmalıydı.

-Hoşgeldiniz çocuklar.
-Hoşbulduk baba.
-Nasılsın kızım?
-İyiyim. Siz?
-Çok şükür iyiyiz bizde.

-Selen kız kardeşim.

Kardeşiyle beni tanıştırdı Toprak. Selen'in gözlerindeki beğenmemiş ifadeyi anlamamak için salak olmak lazımdı. Ama ona hak veriyorum. Bende Bulut'un karısına bunu yapacağımdan emindim.

-Tanıştığıma memnun oldum Selencim.
-Hııhı. Bende.

Toprak Selen'e birkaç göz işareti yaptı ama oralı bile olmadı.

-Hadi yemeğe geçelim.

Yemek boyunca tatlı bir sohbet dönmüştü aramızda. Hale hanım gerçektende çok sıcakkanlı bir insandı. Uraz bey biraz mesafeli olsada onunda hale hanımdan az kalır yanı olmadığı belliydi. Selen ise yemekte sessiz kalıp abisiyle beni izlemişti. Sofradan kalkınca salona geçtik. Selen odasına çıkmıştı. Uraz bey ile Toprak'ta balkona çıkmışlardı. Hale hanım kucağıma minik bir fotoğraf albümü bırakınca meraklı gözlerle ona döndüm. Ellerimi tutup

-Deniz, oğluma iyi geliyorsun. Daha önce onu bu kadar neşeli görmemiştim. Bizi hiçbir kız arkadaşıyla da tanıştırmazdı bazı zamanlar evde kalacağına emin oluyordum. Tâki sana kadar.
-Oğlunuzun çok güzel bir kalbi var. Onu sevmekten gurur duyuyorum.
-Bak bu Toprak'ın çocukluk albümü.

Merakım artmıştı. Usulca albümün sayfalarını çevirdim.

-Çok tatlı.
-Şu fotoğrafa bak sen birde.

-Anne ya!
-Ne oldu oğlum.
-Niye çıkardın ki şimdi onu.
-Allah allah yabancımı olum Deniz. Yarın öbür gün aile kurcaksınız.

Toprak sırıtırken ben alt dudağımı dişledim. Toprak huysuzlanırken ben fotoğraflara bakmaya devam ettim. Saat ilerleyince izin isteyip kalktık. Tekrar gelmem için ısrar eden Hale hanımı zor atlatmıştım. Arabaya binince yanaklarını sıktım.

-Küçükken tatlıymışsın.
-Ne yani şimdi değil miyim?
-27 yaşında koskoca adamsın ne tatlılığı.

Toprak göz devirip arabayı çalıştırınca kahkaha attım.

-Sen bozuldun.
-Ne alaka?
-Sen baya bozuldun.
-Yoooo.
-Tatlılığın gitmiş olabilir ama hala yakışıklısın sevgilim.

Vallaha yalan. Nasıda tatlı geliyor gözüne. Ulan Deniz bir gün çarpılacaksın.

Bu bölümde burda bitti:((

Bölüm nasıldı kuzular?

Desteklerinizi bekliyorum🥺

Bir sonraki bölüme kadar görüşürüz;)

Yıldızlara Bak💫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin