💫10. Bölüm💫

163 8 0
                                    

👆🏼şarkıyı açmayı unutmayın

Selaaaaam;)

Evet yazarınız yanlış günde bölüm attığı için gene bölüm atmak zorunda kalıyor🤦🏼‍♀️🤦🏼‍♀️

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum🤭❤️

Sabah alarmımın sağır edici sesine kalktım. Banyoya gidip yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Hava iyice soğumaya başladığı için altıma kot mom jean üstüne ise bordo, bol bir kazak giydim. Saçımı enseme yakın bir yerde salaş bir şekilde topuz yaptım. Yüzüme düşen perçemlerimi düzeltip halka küpelerimi taktım. Hafif bir makyaj yapıp sırt çantamı alıp odamdan çıktım. Siyah montumu giyip evden çıktım. Arabaya atlayıp Naz'ı almaya gittim. Hastanenin önüne gelince onu göremedim. Telefonumu alıp mesaj atacaktım ki kapıda onu görmemle telefonu geri kapattım.

-Sana da günaydın Naz.
-Ha? Günaydın.
-Noldu uykusuzluk yaramadı mı?
-Yok ya gece acil hiç boş durmadı sürekli ayaktaydım.
-Oyyy benim kuzum yorulmuş mu?
-Geç dalganı bakalım.
-Bende kahvaltı ederiz diye düşünmüştüm ama sen git yat akşam yemeğe çıkarız.
-Çok daha iyi bir fikir.
-O zaman önce sebi bırakayım sonra hastaneye geçerim.
-Sen geç hastaneye ben ordan bi taksiyle geçerim eve.
-Daha saat erken ben bırakırım.
-Teklif var ısrar yok.

Naz'a gülüp arabayı çalıştırdım. Tekrar eve dönüp Naz'ı bıraktım. Hastaneye gelince arabayı park edip içeriye girdim. Hastane daha bomboştu. Mesai saatine yarım saaten fazla vardı. Gamze'yi görünce içtenlikle gülümsedim.

-Günaydın Deniz hanım.
-Günaydın Gamze.
-Erkencisiniz bugün.
-Evet öyle oldu bugün.
-Bi isteğiniz olursa burdayım.
-Sağol canım.

Odama girip kapıyı açık bıraktım. Üstümdeki montu çıkarıp askıya astım. Önlüğümü giyip kendime kahve yaptım. Odanın camını açıp biraz havalanmasını sağladım. Buraya geleli neredeyse 2ay olacaktı. Neredeyse hergün annemlerle konuşuyorduk ama onları çok özlemiştim. Ocak ayının sonlarında olduğumuz için hava şartlarıda iyice kötüleşmişti. Camı kapatıp odamdan çıktım. Birkaç hemşirenin bişeyler konuştuğunu gördüm. Gamze'nin yanına oturup göz kırptım.

-Herkes sabahtan beri ne konuşuyor dökül bakalım?
-Sizin haberiniz yok mu?
-Ne oldu?
-Herkes baloyu konuşuyor.
-Ne balosu?
-Bizim burda her sene mart ayının başında büyük bir balo yapılır. Doktorlar balosu.
-İyide daha çok var?
-Evet. Fakat her sene tek bir sefer düzenlenen ve büyük bir balo bu.
-Hmm anladım.

Gamze ile biraz daha sohbet ettikten sonra odama döndüm. Gün boyunca hastalarım hızla gelip geçerken Yorulduğumu hissettim. Neyse ki bugünkü son hastamı alacaktım birazdan. Randevu saatine daha olduğu için arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. Midemdeki boşluk artık dayanılmaz hale gelmişti. Eğer biraz daha aç kalırsam bayılacaktım. Gözlerimi aralayınca karşımda gördüğüm kişi ile biraz şaşırdım.

-Demek iştem kaytarma ha?
-Aaaa ne münasebet sadece gözlerimi dinlendiriyordum.

Oturduğum sandalyeden kalkınca bi an gözlerim karardı ve başım dönmeye başladı. Kafamı yere eğip duvardan destek aldım. Miraç koşarak yanıma geldi.

-Deniz iyi misin?
-İiyiyim sadece...başım döndü biraz.
-Gel benimle.

Miraç bana destek olurcasına sarılmıştı. Ama yanlış anlaşılma riskine karşı odadan çıkınca koluma girdi.

-Deniz hanım iyi misiniz?
-Gamze benim odama yiyecek bişeyler ve ıhlamur getir.

Başım o kadar dönüyordu ki konuşanları bile tam duyabilecek halde değildim. Miraç'ın odasına gelince beni koltuklardan birine oturup bir bardak su verdi.

-Tteşekkür ederim.
-Rica ederim.
-Sizide rahatsız ettim.
-Olur mu öyle şey benim için önemli olan sensin.

Eliyle kolumu sıvazladı. Normalde aşırı şaşırmama ve tepki gösterebileceğim bir cümle kullanmıştı. Ama başım öyle bir zonkluyordu ki söylediklerini idrak edebilecek gücüm yoktu. Gamze'nin getirdiği şeylerden biraz atıştırmıştım. Çayı zorla içmiştim. En azından başımın ağrısı geçmişti. Miraç endişeli gözlerle beni izlerken içten bir şekilde gülümsedim.

-Teşekkür ederim.
-Daha iyi misin?
-Hıhı.
-Başın falan dönüyor mu?
-Hayır gayet iyiyim.
-Pekala.
-Ben gideyim o zaman hastam var zaten.
-İstersen eve gidip dinlenebilirsin.
-Bugün benim için yaptıklarınız yeterli zaten iyiyim merak etmeyin.
-Peki.
-Tekrardan teşekkür ederim.
-Dikkat et kendine.

Kafamı sallayıp odadan çıktım. Odama girince daha randevu saatinin gelmediğini görüp rahat bir nefes verdim. Sandalyeme oturup arkama yaslandım. Biraz düşünmek için gözlerimi kapattım. Ama gözümü ne zaman kapatsam aklıma Miraç'ın sözleri ve endişeli yüz geliyordu. İnsanların bakışları kendini en basit ele veren yerdi. Ve ben bunu onun gözünde görmüştüm. Onun için değerliydim. Nedenini hiçbir şekilde çözemesemde onun için önemli olduğum aşikardı. Aklıma gelen milyonlarca salak soruyu kenara itip ufak bir kestirme yaptım.

(Tık tık)
-Gel.

İçeriye giren Buse'yi görünce ona karşı gülümsedim.

-Hoşgeldin Buse.

Kafasıyla cevap verip koltuklardan birine oturdu. Gene sessizlik olunca oturduğum yerden kalkıp yanına geçtim.

-Buse bak biliyorum anlatmak istemiyorsun kimsenin yardım edemeyeceğini sanıyorsun. Ama yanılıyorsun busecim. Bana 1 şans ver. Senin için elimden geleni yapmaya çalışıcam. İçinde ne varsa hepsini söküp atıcaz beraber. Ve sen burdan güle oynaya çıkacaksın.
-Söz mü?
-Söz güzelim söz.

Elimle Buse'nin gözünden damlayan yaşı sildim. Ne kadar yorulduğu her halinden belliydi. İçinde biriktirdikleri artık ona yük olmuştu.

-Ben ilk okula giderken hep annemle babam kavga ederdi. Ama bu kavgalar bazen çok şiddetleniyordu. Babam bağırıp annemi dövüp evden çıkıyordu. Benim ise o zamanlar tek yapabildiğim anneme sarılmaktı. Yıllarca sürdü bu. Bazen annemin önüne atlatıp ben dayak yedim. Annem için bıkmadım. Sonra bir gün babam gene anneme saldırırken onu bıçakladım.
-Su ister misin?

Hayır anlamında başını salladı. Buse'nin yaşadıkları herhangi bir çocuğun yaşabileceği şeyler değildi.

-Peki noldu babana.
-Bacağından yaralandığı için ölmedi ama o gün bizim için babam bitmişti. Hakkında 7yıl hapis cezası verildi. Babamdan kurtulduğumuzda ben liseye yeni geçmiştim. Annem bir işe girmişti. Bende okuldan sonra ona yardım etmek için çalıştım. Bir şekilde hayatımızı devam ettirdik. Annem benim çalışmamı ve sadece derslerime odaklanmamı söylediği için son yıl çalışmayı bıraktım. Sonra aşık oldum. Aslında aşk ne demek bilmezdim. Ama onu görünce. Bilmiyorum yani elim ayağım dolanıyordu. Beynim sanki işlevini bitiriyordu. Cesaret aldım. Açıldım ona. Ama o benim duygularıma sadece kahkaha attı. Sadece. İnanın bu benim canımı her şeyden çok yaktı.

Buse gene gözyaşlarına boğulunca ona sarıldım sıkıca. Niye hayat bu kadar acımasız olmak zorundaydı. Neden?

-Şimdi. Çok zor günler geçirmişsin Buse. Anlıyorum seni. Ama hayatın devam ediyor. Geçmişte yaşadıkların için hayatına son vermek istemen...
-Yaşamaktan zevk almıyorsam niye yaşıyorum. Her şey her yer bana geçmişini anımsatıyorsa niye hala bu yalan dünyadayım.
-Bana güven tamam mı seninle aşacağız bunları.

Buse kafasını sallayınca gülümseyerek ona baktım. Öncelikle durumuyla alakalı bi bilgi verip birkaç ilaç yazdım. En azından içinin rahatlığını anlamıştım.

Bu bölümde burda biter:((

Bölüm nasıldı kuzular?

Sizce Miraç Deniz için ne ifade ediyor??

Neyse ben kaçar🤭

Bir sonraki bölüme kadar görüşürüz;)

Yıldızlara Bak💫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin