👆🏼Şarkıyı açmayı unutmayın
Selaaaaaam
Ben geldim kuzular:)
Napıyorsunuz bakam?
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorumm🥺❤️
Ben kaçar;)
Hastanenin içine girmek gerine geçen gün oturduğumuz banka yürüdüm. Oturduğum yerde karşı kaldırımda kendi kendine yuvarlanan kediyi izledim. Bir süre sonra yuvarlandığı yerden kalkıp yanıma geldi. Onu kucağıma alıp çene kısmını okşadım.
-Sen hiç boşlukta kaldın mı pisicik?
-Miav.
-Ne yapacağımı bilmiyorum. Yaptığım şey yanlış mı doğru mu bilmiyorum.
-Miavvvvv.
-Beni bir tek sen anlıyorsun galiba.Kediye yanaşıp kafasına öpücük bıraktım. Hastanenin kedisi olduğu için bi hayli bakımlıydı.
-Kedilerle konuşmaya başlanmış. Depresyon başlangıcı. Hemen kendini tedavi etmelisin Deniz Sayar.
-Sen? Ne zamandır buradasın.
-Bilemem?Toprak yanımdaki boşluğa geçip oturdu. Kedi birden kucağımdan inip acile doğru koştu.
-Hey nereye!
Kollarımı göğsümde birleştirip etrafı izledim.
-Niye burdasın hastan yok mu?
-Yok.
-Niye burdasın peki?
-Özür dilerim Deniz.
-Özür dileme.
-Bak kötü bir gün geçirmiştim. Sinirimi senden çıkarmış gibi oldum. Biliyorum çok kaba davrandım. Özür dilerim.Hayır yumuşama. Deniz salak mısın çocuk kaçıncıya özür diliyor. Kes be. Çabuk affet çocuğu yeter sanki bir suçu var. Kırıldı beni ama. Bir kere kıran tekrar kırar. Başlatma felsefene bu güne kadar dedin de noldu! Hem partiye kimle gidiceksin sen?
-Tamam. Yeter artık özür dilemene gerek yok.
-Affettin mi beni?
-Hıhı.
-Oh be.
-Anlatmak ister misin?
-Neyi?
-Kötü bir gün geçirdim dedin ya.
-Akşam anlatırım.
-Akşam?
-Az önce Kenan aradı beni. Dedi işte benim işim çıktı yer değiştirsek. Şansa da sende nöbetçiymişsin. Allahın işi işte.
-Eminim öyle olmuştur.
-Tabiki. Yani Kenan'ı arayıp yer değiştirmeyi istemiş olamam.
-Tabi canım tabi.
-Aaaa kuru iftira.Toprak acile doğru koşarken ben onun o haline gülüyordum. Sanırım bu hastanede beni mutlu edebilen sayılı kişilerdendi. Ayrıca şu güne kadar neredeyse 6kere nöbet tutmuştum. Yarısını Toprak'la geçirmiştim. Biraz daha bahçede durup sonra içeriye girdim. Masamın üzerinde duran siyah zarf direk dikkatimi çekti. Uzanıp zarfı aldım. İçinde kare bir siyah kart ve beyaz bir kalem vardı.
"Sizin yanınızda baloya katılma şerefini bana lütfeder misin kedilerle konuşan kadın?"
Notu okurken istemsizce sırıtmıştım. Masama oturup kartın alt kısmına yazmaya başladım.
"Kedilerle konuşan kadın ha sevdim bunu"
Zarfı aynı şekilde katlayıp cebime koydum. Odamdan çıkıp Gamze'nin yanına eğildim.
-Yandaki odada mı?
-Yok az önce Miraç beyin yanına gitti.
-Tamamdır.Kimseye çaktırmadan odaya girdim. Masasına bırakıp odadan çıktım. Gamze'ye göz kırpıp odama geçtim. Elime kitabımı alıp sandalyeme yaslandım. Ne kadar uzun süre okudum hiçbir fikrim yok.
-Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Toprak'ın kurduğu cümleyle gözlerim şaşınlıkla açıldı. Okuduğum kitapta çok sevdiğim bir bölümden parçaydı. Devamını getirmeye karar verdim.
-Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
-Sevmek için güzele mi bakmalı?
-Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
-Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
-Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
-Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
-Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
-Solması için gülü dalından mı koparmalı?
-Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
-Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
-Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
(Victor Hugo-Sefiller)Bitince etkilenmiş bir şekilde ayağa kalktım.
-Kabul. Etkilendim.
-Eh bizde okuyoruz bişeyler.
-Şaşırdım açıkçası.
-Davetimi kabul ettin mi sen şimdi?
-Bilmem ettim mi?
-Bende sana soruyorum ya?
-Edeyim bari.
-Desene baloda gözler üzerimizde.
-İyi dedikodu vericez insanların ağızına.
-Bırak konuşsunlar.
-Öyle yapıcaz mecbur.Toprak'la biraz muhabbet ettik. Açıkçası onunla konuşurken sürekli gülüyordum. Naz'dan sonra ilk defa biri bu kadar iyi geliyordu bana. Yemek saati gelince beraber aşağıya inip yemeklerimizi yedik. Acilden çağırılınca Toprak koşarak gitti. Bende sessizce odama çıktım. Saate bakınca çoktan 21.00 olduğunu gördüm. Telefonumu alıp instada gezdim. Neredeyse 1saatimi telefonumda öldürdükten sonra sıkılıp odamdan çıktım. Toprak'ın açık kapısını çalıp içeriye girdim.
-Sıkıldın galiba?
-Tam üstüne bastın.
-Kahve?
-Yok içmesem daha iyi.
-Niye?
-Akşam beni biraz çarpıyo kahve.
-O zaman içmelisin.
-Hahahaha çok komiksin.Toprak kahveyi önüme koyunca bi ona bir kahveye bakıyordum. Bu saatlerde kahve içince genelde gülme krizlerine yada saçma saçma cümleler kurardım. Bir nevi alkol etkisi yaratıyordu bende. Dayanamayıp 1 yudum aldım. Gerisini içmemek için kafamı başka yöne çevirdim. Telefonum çalınca cebimden alıp açtım.
-Efendim Naz?
-Deniz bana Toprak'ın numarasını at.
-Niye?
-Ya bu gerizekalı şahıs varya.
-Bora'mı?Toprak kaşlarını çatıp bana noldu der gibi baktı. Elimle bir saniye yaptım.
-Hı o.
-Noldu?
-Çöp atmaya gidiyordum. Karşılaştık bir şekilde sonra baktım bel kısmı kanıyor.
-Ne?!
-Deniz dur bi. Onun evine çıktık. Yarayı hallettim. Bıçak yarası muhtemelen. Ama gece yanlız kalmaması lazım.
-Şöyleki Toprak gelemez.
-Neden?
-Çünkü şuan yanımda.
-Bana bak ne karıştırıyorsunuz siz!
-Nazcım saçma saçma konuşma istersen dimi canım arkadaşım.
-Ne yani bununla beraber mi kalmam lazım.
-Maalesef.
-Offf!Naz yüzüme kapatınca Toprak'a döndüm.
-Ne olmuş?
-Bora bıçaklanmış.
-Bir kerede kaşınma be adam ya.
-Naz yarasına bakmış ama yanında durması lazım.
-Bırak dursunlar bütün gece.
-Başka seçenek yok zaten.
-Bora bi mallık yapmazsa inşallah.
-Sen ne biliyorsun? Anlat bakalım.
-Ne biliyormuşum ben. Aaaa.Toprak konuyu değiştirmeyi bir şekilde başardı bende üstelemedim. Yanına ilerleyip masaya yaslandım.
-Annem. İleri bir seviye kanser bulmuşlar vücudunda.
-Geçmiş olsun. En kısa zamanda iyileşir inşallah.
-İnşallah.Biraz annesi hakkında konuştuk. Toprak cidden annesine düşkün bir çocuktu. O haliyle üstüne gittiğim için kendime kızdım. Aramızda sessizlik olunca onun omzuna dokunup kendini üzmemesi gibi bişeyler geveleyip odadan çıktım. Üzerime düşen ağırlıkla koltukta uyuyakalmışım.
Bu bölümde burada sona erdi:((
Bölüm nasıldı kuzular?
Desteklerinizi bekliyorum.
Bir sonraki bölüme kadar görüşürüz;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlara Bak💫
Chick-LitHayat değil miydi bize oyun oynayan? Tam mutlu olduk derken önümüze taş koyan? Peki ya aşk? Bizi yerle bir etmekten yorulmadı mı? Ben Deniz. Deniz Sayar. Aşka olan inancını tamamen kaybetmiş biriyim. Peki beni aşka inandıracak biri çıkabilecek mi ka...