otuz, but i'm a tell you what true love is

3K 445 67
                                    

30} Şimdi Hollywood onların aşkı bildiklerini düşünmeni istiyor senden ama ben sana gerçek aşkın ne olduğunu söyleyeceğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

30} Şimdi Hollywood onların aşkı bildiklerini düşünmeni istiyor senden ama ben sana gerçek aşkın ne olduğunu söyleyeceğim.

bruno mars, this is my love

Ω

Özel günleri mahvetme konusunda kendinden daha üstün biri olduğunu düşünmüyordu Jeongguk gözlerini açtığında. Suçluluk duygusu damarlarına yayılırken bakışlarını odada gezdirdiğinde hemen yanına konulmuş sandalyede oturan Doktor Kim'i gördü, ellerini kucağına bırakmış halde kendisine bakıyordu.

Ceketi ve kravatı üzerinden çıkarılmış, gömleğinin birkaç düğmesi açılmıştı. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu Doktor Kim, "Boş hissediyorum." Cevabı karşısında düşünmesine bile gerek kalmamıştı, gerçekten bomboş hissediyordu. Ne düşünmesi gerektiği, ne yapması konusunda hiçbir fikri yoktu, zayıf ritim kendi kalp atışlarına karışıyordu. "Jeongguk, fiziksel olarak bir sorunun yok. Aç kaldın mı?" Doktor Kim'e bakarak başını iki yana salladı, kendini asla aç bırakmamıştı. "Seni üzen bir şey oldu mu?" diye sordu bu kez, Jeongguk gözlerini kaçırdı.

Kendim, diyemedi.

Doktor Kim sandalyesini biraz daha yaklaştırdı yataktaki bedene, "Jeongguk sen benim oğlum gibisin ve sana dürüst olacağım." dedi sevecen, içten bir sesle. Bu yeniden bakışlarının birleşmesine sebep oldu, kendisi ile bu şekilde ilgileniyor olması ona karşı biraz daha rahat olmasını sağlıyordu. "Şimdi söyleyeceğim şeyi yanlış anlamanı istemiyorum ama bu konuda düşünmen gerektiğine inanıyorum." İç geçirdi Jeongguk, adamın ciddi ses tonu ve içtenliği arasında sıkışıp kalmış gibi hissediyordu, yutkunmayı denedi.

"Bebeği doğurmak zorunda değilsin."

Kaşları çatıldı, gözleri büyürken dudaklarını aralamak istedi ama Doktor Kim onu durdurdu, "Senin için kolay zamanlar olmadı, her şey birbirine girdi ve tam bir düzene adım attığını düşünürken birden kendini bebek beklerken buldun. Alfa olduğun için bebek ve kurt yanın birbiri ile savaş halinde, buna katlanmak zorunda değilsin. Hazır değildin tüm bu olacaklara ve hazır olana kadar, bunu erteleyebilirsin. Bebek o kadar da büyük değil." Bir şey diyemedi Jeongguk, dudaklarını aralayıp itiraz bile edemedi bu duruma, Doktor Kim düşünmesini söyleyerek saçlarını okşayıp odadan ayrılırken dolan gözleri ile tavana baktı sadece.

Kısa bir zaman sonra annesi girdi odaya, belli ki aralarında konuşmuşlardı yoksa Taehyung içeri ilk giren kişi olurdu. "Bebeğim, nasılsın?" diye sordu annesi yatağın kenarına otururken, "İyiyim." Sesi oldukça kısık olmasına rağmen duyurabildi, biraz yatakta doğrulduğunda annesi yastığı düzelterek arkasına yaslanmasını sağladı. "Bana bir tişört verir misin?" diye sordu, annesi ayağa kalkarak dolabını açarken gömleğini üzerinden çıkardı, Taehyung'a ait beyaz, üzerinde Celine yazan tişörte bakarken iç geçirdi.

invisible string' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin