üç, but you're so close to heaven

6.5K 707 113
                                    

ama sen cennete çok yakınsın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ama sen cennete çok yakınsın

*

Yağmur verandaya vururken bacaklarını kendine doğru çekti oturduğu koltukta, kollarını dizlerinin etrafına sararak sessiz bir şekilde yağan yağmuru izledi bir süre. Burnunu çekerken gözleri kapandı, birinin yanına oturduğunda aralandı kirpikleri. Kim Taehyung hemen yanında, başını yana eğmiş kendisine bakıyordu. Üzerine giydiği siyah kazağı, siyah keten pantolonu ve uzamış saçları ile oldukça güzel görünüyordu. Buğulanmış gri gözleri bir an bile kahverengi gözlerinden ayrılmazken, başını dizlerinin üzerine bıraktı. ''Evimizin yolunu bildiğinden emin değildim.'' diye mırıldandı kendi kendine. Taehyung'un dudakları alayla kıvrılırken onu duyduğunu fark etti, parmakları önüne düşen saçları geriye doğru atmak için kendisine yaklaşırken iç geçirdi.

''Buranın yolunu her zaman biliyordum, Jeongguk.'' Taehyung'un fısıldaması kulaklarına dolduğunda kirpikleri titredi, ''Taehwan ve senin yanında kendimi her zaman fazlalık gibi hissederdim.'' Devam eden konuşması Jeongguk'un kaşlarının çatılmasına sebep oldu, onu asla anlamıyordu. Taehyung her zaman onlardan uzak duran kişiydi, başını kaldırdı ve gözlerini çekmeden bakmaya devam etti. ''Hyung...'' diye mırıldandı, ''Sen her zaman alfa arkadaşlarınla takılırdın.'' Taehyung'un parmakları yeniden saçlarında gezindiğinde ''Sen de alfasın, Jeongguk.'' Sesini duymak bile kalbindeki bir sıcaklığın damarlarında gezinmesine sebep olması normal miydi?

Başını yeniden dizlerine bıraktığında saçınn arasında gezinen parmaklar geriye çekilmiş, siyah kazağının kollarını çekiştiren Taehyung'un bakışları ile yalnız kalmıştı. ''Sen kendini her zaman soyutladın, Jeongguk. Alfasın ve alfa arkadaş grubunda olmalıydın ama bunu asla yapmadın.'' İç geçirerek dilini dudakları arasında gezdirdi. ''Beni aranızda istemeyeceğinizi düşündüm.'' Büyüğü gözlerini devirirken dudakları arasından kaçan kıkırtılara engel olamadı. ''Seni hiçbir zaman dışlamadık, istememezlik yapmadık. Gelmeyen hep sendin. Bir arkadaşın vardı ve o sana yetiyormuş gibi davrandın. Jeongguk.'' Taehyung'un ses tonu sonlara doğru sertleşirken ismi dudakları arasından baskın bir şekilde döküldü, yutkunmadı. ''İnsanlar sana neden böyle davranıyor biliyor musun? Çünkü sen kendine böyle davranıyorsun. Güçsüz, işe yaramaz, işlevsiz.'' Büyüğünün kalınlaşan ses tonu ağlamak istemesine sebep oldu, burnunu çekerek başını dizlerinden yeniden kaldırdı.

Nemlenmiş gözlerini gören büyüğünün bakışları bir kez daha yumuşarken, ''Bir sürüde beyaz kurt olması felaket habercisi görülür, Jeongguk. Ben bir felaketim ama bak, insanlar sence böyle mi düşünüyor hakkımda?'' Başı iki yana doğru sallanarak onu onaylamazken, ''Çünkü ben öyle düşünmüyorum. Ben kendimim. Kim Taehyung. Başka hiçbir şey önemli değil. Sen de Jeongguk'sun ve alfasın. Başka hiçbir şey önemli değil.'' Yutkunması zorlaşırken Taehyung ayağa kalktı, yağmurun neredeyse durmak üzere olduğunu yeni fark etmişti, ''Yarın gece Yoongi hyungun evinde toplanacağız, sen de gel.'' dedikten sonra ahşap verandanın merdivenlerinden indi ve son kez Jeongguk'a baktıktan sonra ilerledi taş yolda.

invisible string' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin