➺düşeceğimizi bilmeliydim
lauv, love somebody
~
Dün gecenin hatıraları etrafında yapışkan bir örümcek ağı gibi kendisini sarmışken yeni uyanmıştı, yatağından çıkmak ya da gözlerini aralamak bile istemiyordu şimdi. Annesi ikinci kez kahvaltının hazır olduğunu söylediğinde gözlerini kırpıştırdı, üzerindeki yorganın ucunu bularak kaldırdı ve doğruldu yatakta. Evin içinde oldukça büyük bir telaşın olduğu her halinden belliydi, onlar yardımcı olarak gelen iki beta kızın seslerini arada duymuştu. Terliklerini giydikten sonra odadan banyoya geçti, kendisine sıkıca sarılan ve duygusal boşluğunu tamamen üzerine bırakan arkadaşının kokusu tamamen sinmişti ona.
Merdivenleri inerken yanından geçen kız Taehwan'ın üzerine sinmiş ağır kokusunu aldığında burnunu kırıştırdı ve ona selam verdi, yanakları utanç içinde kızardı ve son basamağa geldiğinde annesinin başka bir kız ile konuşuyor olduğunu gördü. ''Gguk.'' Annesi kendisine seslendiğinde başını salladı, ''Baban seni beklemeden kahvaltı etti ve gitti, sen de yedikten sonra duş al.'' Başını sallayarak salonun odasında kurulu kahvaltı masasına ilerledi, pijamasının cebine attığı telefonu dün akşamın ardından açarken masanın üzerine koydu.
Mutfakta geçen konuşmanın ardından kapattığı telefonunda Taehwan'ın özürleri ile dolu mesajları, aramaları arasında Jimin ve Namjoon'un bu sabah attığı mesajlar da vardı. Bir saat sonra çardakta buluşmalarına dair mesaj attıktan sonra önündeki yumurtalı omletten bir parça attı ağzına. "Akşam Kim ailesi geliyor, unutmadın, değil mi?" Başında dikilen annesinin sorusu omuz silkmesine sebep oldu, "Unutmama izin vermedin ki..." diye mırıldandı kendi kendine, bir an önce kahvaltısını bitirmek ve Jimin ile buluşmak için evden kaçmak istiyordu.
Çardağın etrafı sakura yaprakları ile süslenmişti ve Jimin üzerine giydiği sarı tişörtünün içinde bir filmin içinden bir sahnedeymiş gibi oturuyordu, onu gördüğü an ayağa kalkarak yaklaşmış ve kollarını beline sarmıştı. Aldığı kokunun aklını karıştırdığını belli eder halde alnında çizgiler belirmiş halde ayrıldı ondan, yan yana oturduklarında bacaklarını kendine çekerek bağdaş kurdu ve gelecek soruları beklemeye başladı. "Seni sorguya tek çekmeyeceğim, birazdan Namjoon hyung da gelecek." dedi, burnunu yeniden rahatsız olduğunu belirten şekilde kırıştırdı ve gözlerini yavaşça kapadı. Kendinden iki yaş büyük omega arkadaşı ile uzun zamandır oturarak konuşmadıklarını fark etmek Jeongguk'un canını acıttı, kendini bir kafesin içine kapatmıştı ve parmakların ardındaki hayat ile ilişkisini geçmişti.
Üzerine giydiği bol tişörtü ve bol eşofman altı ile gelmekte olan Namjoon'un uykudan yeni uyandığı her halinden belli oluyordu, dudakları kıvrıldı ve tavşan dişleri kendini belli etti. "Gine geç kaldın." Jimin sahte bir kızgınlıkla konuştuğunda, özür diledi Namjoon ve Jeongguk'un boşta kalan diğer yanına oturdu. İkisi tarafından çevrelenmiş olma fikri hoşuna gitmese de bir şey demedi ve başını gökyüzüne çevirdi. Başkışlarıni indirdiğinde ikisinin de dikkatle ona bakıyor olması gerilmesine sebep oldu, dili dudaklarını ıslatırken ilk soruyu soran Jimin oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
invisible string' taekook
Fanfictionomegaverse* twin* ''beni çeken bir ip tüm bu yanlış yollardan, doğruca kasaba barına tek bir altın iplik beni sana bağladı'' jeon jeongguk, kendini bir alfanın kollarında bu kadar güvende ve huzurlu hissederken, kendinin de bir alfa olduğunu unutuyo...