yirmi, the smile that you gave

4.5K 525 42
                                    

- beni güldürmeye çalışıyordun sanırım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

- beni güldürmeye çalışıyordun sanırım

|Jeongguk|

parmaklarımı saçlarımdan geçirerek yerimde sallandım, verandanın iki küçük merdivenini çıkarak kendimi tekli sandalyeye attım.

dört gündür taehyung ile onların kasaba dışındaki evlerindeydim, boynumdaki iz neredeyse gidiyordu ve ben, ağlayacak gibi hissediyordum. vücudumda ona karşı olan hisler, tamamen kalbimi de ele geçirmişti.

eş olmak, birine ait olduğunu hissetmek miydi?

onun da bana ait olduğunu hissediyordum, tamamen.

birkaç kez sevişmiş, onu tatmin etmiştim ve çoğu zaman oyun oynayarak ya da beraber yatakta yuvarlanıp çocukluk anılarımızdan bahsederek geçirmiştik.

seokjin hyung'un dediklerini daha iyi anlamıştım, kızgınlık ne kadar fiziksel hislerle alakalı olsa da en önemlisi, kalplerin birbirine olan hisleriydi ve bakışlarında bile rahatladığını görmek bana iyi hissettirmişti.

içeri girmeye korkuyordum; anne ve babamın bu işe ne diyeceğini bilmiyordum, fazla acele ettiğimin farkındaydım. aramızdaki her şeyi ailelerimizle netleştirmemiştik. gözlerimi kapatıp, açtım.

onlara yalan söylememiştim, taehyung'un yanında olduğumu biliyorlardı ama beklediklerinin bu olmadığına da emindim.

"daha ne kadar orada oturacaksın?"

babamın sesini duyduğumda yerimden sıçradım, düşüncelerime o kadar dalmıştım ki, onun varlığının bile farkında değildim. bu olmamalıydı. duyularım ne kadar gelişmiş olursa olsun, hala tam olarak hazır değildim. parmakları omzuma dokunarak boynumdaki izin üzerinde gezindiğinde iç geçirdim, "içeri gel." dedikten sonra arkasını döndü ve içeri girdi.

onun arkasından içeri girdiğimde annem ile birlikte koltukta yan yana oturuyorlardı, tek kişilik koltuğu bana bırakmışlardı ve bu biraz, sorguyu anımsatıyordu. koltuğa oturdum, onların karşısında bu kadar tedirgin olduğum nadir zamanlardan biriydi.

onlara anlatmak istediğim çok fazla şey vardı, delirmemek için savaşmak çok zordu. "jeongguk, bizimle istediğin gibi konuşabilirsin." dedi annem, babam ise sadece bana bakıyordu. "ben ilk olarak bir şey demek istiyorum." dedi babam, gergin bir şekilde ellerimi iki bacağımın arasına sıkıştırdım, söyleyeceklerini beklemeye başladım.

koltukta bedenini tamamen bana çevirdi, annem geriye yaslanarak bizim yüz yüze gelmemizi sağladı. "jeongguk, seni asla sıkmadık. bizim için kurdun da önemli değildi, sen benim oğlumsun. hep öyle kalacaksın. seçimlerin seni ilgilendirir, ben senin mutlu olmanı istiyorum. sen mutlu musun, jeongguk?" omuzlarımı düşürdüm, gülümsedim.

"mutluyum."

bu kadardı, babam daha fazla konuşmamızı gerektirecek bir şey olmadığını, iki gün sonra taehyung ile çıkacağım seyahatin önemli olduğunu söyleyerek yanımızdan ayrıldı. annem daha iyi hissetmem için bana çay yapmaya giderken telefonu çıkararak jimin'i aradım ve buraya gelmesini istedim ondan, gelirken namjoon hyung'u da getirmesini istedim.

invisible string' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin