Felix, arkadaşı sabahın köründe başına dikilinceye dek güne gayet huzurlu bir başlangıç yapıyordu. Gerçekten. Hyunjin bazen tam bir huzur emiciye dönüşüyordu.
"Ya hadisene! Kalk artık! Geç kalacağız."
Felix gürültüsüne karşılık sadece huysuzca mırıldanıp arkasına dönmüştü, "Daha var. Bırak uyuyayım."
"Artık okulun dibinde oturmuyorsun gerizekalı," Hyunjin onu tekmelediği sırada söyledi. "Benim evimden okula gitmek için erken kalkmak gerekiyor." Ve son tekmeyle Felix yeri boylamıştı. Acıyla inlerken elini arkasına götürdü. Aniden uykuya dair hiçbir belirtisi kalmamıştı resmen.
Sinirli bakışlarını Hyunjin'e çıkardı.
"Ne yapıyorsun ya! Barbar mısın?"
"Hazırlan."
Hyunjin sadece bunu söylemişti. Ardından çantasını almaya gitti.
Felix o çıkınca kendini geriye bırakıp yere uzanmıştı. Kendine gelebilmek için bir süre boş boş tavanı izledi. Güne süper başlamışlardı gerçekten. Pazartesi sendromu, eğer Hyunjin'le yaşıyorsanız sadece pazartesiye özel bir şey değildi.
Sonunda ayılabildiği zaman doğruldu ve dediği gibi hazırlandı. Çok geçmemişti. Hyunjin'in, ağzına ballı ekmek sıkıştırmasından sonra evden çıktılar.
Aşağıya indiklerinde Hyunjin'in önceden çağırdığı taksi kapının önünde bekliyordu. İkisi de arka koltuğa oturdu. Hyunjin yerleştikleri gibi ona dönmüştü, "Ne yapacaksın ev işini?"
Felix sırıtarak arkasına yaslandı.
"Ah, icabına baktım bile."
Hyunjin kaşlarını çatmıştı böylece. Bir şeyi mi kaçırmıştı? Her dakika beraberlerdi oysa.
Felix, anlatmasını beklediğini anlayınca devam etti.
''Bayan Min'i aradım dün.'' Hyunjin'e döndüğünde dinlediğini göstererek başını sallamıştı Hyunjin. ''Geçen günkü şüphelerinde haklı olduğunu söyledim. Jeahoon'un beni tehdit ettiğini, yalan söylediğim için çok kötü hissettiğimi falan. Haklı çıkmak bir hoşuna gitti, görmelisin. Kadını doldurmaya çalışıyorum ama o taşmış bile zaten. Bu anı bekliyormuş resmen.''
Felix anlatırken gülmemek için kendini zor tutmuştu, Hyunjin ise başını geriye eğmiş sesli gülüyordu.
''Kuzeninin iki aydır bizimle kaldığını söyleyince, kadın delirdi gerçekten. Eğer giderse çocuğu evde bulabileceğini söylemiştim. Hemen de gitmiş. Jeahoon sabahtan beri bana mesaj atıp duruyor.''
Felix gülerken telefonunu çıkardı ve mesajlara girdi. Hyunjin telefonu kendine çekip mesajları okumaya başlamıştı.
it herif
açsana ulan telefonu
bittin oğlum sen
su kaplumbağalarım en sevdiğin takım elbisenin yırtılması için ayin yapıyor
bu mu lan adamlığın
artan her kuruş zam sana lanet olsun
bir daha bu eve adımını atamayacaksın
önünden geçtiğini görürsem kafana tükürürüm
arkadaşız sanmıştım
kalleş çıktın
açmazsan açma lan!
bavuluna hiçbir çamaşırını koymayarak fazla mı ileri gittim diye düşünüyordum
hak etmişsin meğer
günün berbat geçer umarım!
şerefsizHyunjin okurken dayanamayıp yüksek bir kahkaha atmıştı. Şoför göz ucuyla aynadan onlara bir bakış attı. Ama ikili pek umursamamıştı.
"Sen gerçekten şeytansın. İyi ki düşmanın değilim."
Hyunjin söylediğinde Felix kaşlarını kaldırdı. Kendinden, ya da şeytanlığından emin bir bakış vardı yüzünde. Biraz daha gülmelerinin ardından Hyunjin ciddiyetle toparlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate [chanlix]
FanfictionHer şey zamanlamayla ilgiliydi. Felix evinden olmuştu, Chan tam o dönem ev arkadaşı arıyordu. İlan asmaya karar verdi, Ve Felix tam o sırada panonun önünden geçiyordu. [Mate serisi birinci kitap.]