Felix sonunda dersi bittiğinde kendini güvenli, sessiz bir bölgeye attı ve telefonunu çıkardı. Bu dersi çok büyük bir kalabalıkla alıyordu ve onlarla aynı anda aşağı inmeye cüret edemezdi kesinlikle. O yüzden önce sabahki çocuğa mesaj atmaya karar vermişti.
Cebindeki numarayı telefona aktardı. Kaydedeceği sırada duraksamıştı. Adım ne demişti o? Han mıydı? Soğuk olduğu kadar resmîydi de anlaşılan, bir ismini bile söyleyemiyordu herif.
Neyse, Felix. Söylenme. 1 haftadır ilan bakınıyorsun, kazıktan başka bir şey bulabilmiş miydin acaba?
Çocuğu kaydetti ve mesajlara girdi.
Felix
dersim bitti
müsait misinHan
konum
girişten sağa dön cam kenarındaki masadayımGüzel. Müsaitti. Hyunjin'in evinden belki bugün bile çıkabilirdi. Her şeyin o an umduğu kadar güzel gitmesini dileyerek asansöre yöneldi Felix.
Konum attığı yer okuldan çok uzak değildi. Caddeye çıkıp biraz yürüdükten sonra varmıştı. Kavşağa bakan dükkan; bulunduğu binanın köşesine yapılmıştı, iki tarafa da açılan camlara sahipti. Felix içeri girip dediği gibi sağa döndü. Han, ikinci masada oturmuştu. Önünde bir tatlı vardı.
"Selam," Felix de karşısına oturduğu sırada söyledi. Cam kenarındaki masalar koltuk sandalyelere sahipti. Onlar dışında yalnız servis yapılan yerde bar sandalyeleri bulunuyordu. Geniş bir dükkan değildi, uzunlamasına gidiyordu.
Han önündeki hareketlilikle bakışlarını camdan çekti. Çocukla göz göze gelmişlerdi. "Selam."
Felix doğrudan lafa girdi.
"Pekâlâ, Bay Han. Ben öncelikle kendi imkanlarımı söylemek istiyorum, uymuyorsa hiç başlamayalım."
Söylediğinde hafifçe kaşları çatıldı çocuğun. Dediklerinden çok, başka bir şeye takılmıştı.
"Bay Han mı?"
Felix de duraksadı böylece. Değil mi, dercesine kaşlarını kaldırıp başını sallamıştı. Han devam etti.
"Adım Chan."
Felix suratını buruşturdu. İstemsizce gülmüştü.
"Han Chan mı? Üzgünüm ama ailen seni cidden sevmiyor olmalı."
"Han da nerden çıktı?" Çocuk da suratını buruşturmuştu, "Hiç Han demedim bile. Adım Chan. Bang Christopher Chan. Chris yabancı adım."
Aniden gülümsedi Felix.
"Ah, Felix de benim yabancı adım." Ardından tekrar ciddileşmişti, "Ama sana kore adımı söyleyecek değilim."
Çocuk tekrar garipseyerek ona baktı. Anlamadığı için bir şey dememişti. Bir süre sonra boğazını temizleyip konuyu değiştirdi.
"Pekâlâ, şartlarla başlayalım o zaman-"
"Önce ben." Felix anında araya girdi. Zor durumdaydı ve şartlarını karşılayan bir yer bulması o an imkansız gibiydi. O yüzden muhtemelen anlaşamayacaklardı bile, bu durumda boş yere çocuğu dinleyip ümitlenmek istemiyordu.
Çocuk sözünün kesilmesinden pek hoşlanmamıştı. Ama derin bir nefes alıp başını sallayarak sözü ona bıraktı. Saygılı biri olduğu belliydi.
Felix gülümsedi. Boğazını temizledikten sonra anlatmaya başlamıştı.
"Pekâlâ. Yani, senden farklı olduğumu söylemek istemiyorum tabii eminim sen de zor durumdasındır ama, benim şu an tek gelir kaynağım aldığım burs. Dersler yüzünden bir işe girip çalışacak vakit bulamıyorum. En son denediğimde okul bursumu kaybetmek üzereydim yani gerçekten şımarıklıktan olduğunu düşünme lütfen. Binayı görmedim tabii ama merkezde oturduğun için kiranın yüksek olabileceğini tahmin ediyorum, o yüzden her şeyden önce söyleyeyim ben en fazla 100.000 won verebileceğim bir daire arıyorum. Mutfak alışverişinde herkes kendini doyursun taraftarıyım. Ama malzeme alırım dersen çok güzel yemek de yaparım. Eski ev arkadaşımla makinemiz yoktu, çamaşırhaneye gidiyorduk, eğer öyle bir durumun varsa ona da tamamım yani. Temizlikte de her konuda yardımcı olurum. Hatta haftanın günlerini bölüşebiliriz bence. Evet, bu kadar sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate [chanlix]
FanfictionHer şey zamanlamayla ilgiliydi. Felix evinden olmuştu, Chan tam o dönem ev arkadaşı arıyordu. İlan asmaya karar verdi, Ve Felix tam o sırada panonun önünden geçiyordu. [Mate serisi birinci kitap.]