Felix'in günü gerçekten berbat geçiyordu.
Perşembe günleri dersi geç bitiyordu ve eve varması 7.30'u geçerdi, dün de olduğu gibi. Eve 8'e çeyrek kala varmıştı, çok yorgundu ve acıkmıştı da haliyle. Ancak Chan tanışırlarken bahsettiği anlaşmasına uymuş ve gerçekten de yemek için onu beklememişti. Hazırda da yiyecek bir şey yoktu. Felix ona epey söylendi, çoğunu odasında olduğundan Chan duymamıştı bile gerçi. Sonunda ise pes edip triple odasına gitmiş ve aç karnıyla uyuyakalmıştı. O an bunun ertesi gün kendisine bela olacağını bilmiyordu tabii.
Başını sıraya yaslayıp açlıktan kazınan karnını ovalamaya başladı. Hyunjin onun saçlarıyla oynuyor, öğretmenleri ise üç boyutlu modelleme anlatıyordu. Ancak ikisi de algı alanının dışındaydı.
Bu en yüksek kredili dersi ve aynı zamanda en uzun dersiydi. Sabah 9'da başlıyor, akşam 5 gibi anca bitiyordu. Tek ders arası ise 12'de başlayıp 2 saat süren minik bir molaydı.
12'ye çok az kalmıştı artık, o ana kadar iyi dayanmıştı ancak yine de 19 saattir açtı ve bu ölüm gibi bir şeydi. Sabah uyuyakaldığı için derse ucu ucuna yetişmiş ve kahvaltı da yapamamıştı.
Sonunda hoca ara verdiklerini söylediğinde Hyunjin'i gözü görmedi bile, hızla kendini sınıftan atıp kafeteryaların olduğu bölüme ilerlemişti. Hyunjin peşinden yetiştiği sırada çoktan masaya kurulmuş, üç dört tane ana menüyü aynı anda sipariş ediyordu. Hyunjin de karşısına oturdu başını iki yana sallarken.
''İki lokma aldıktan sonra tıkanmazsan şerefsizim.'' demişti. Bir menü de kendisi aldı. Felix pek umursamamıştı onu.
''Bunu kanıtlamaya ihtiyacımız mı var? Öylesin tabii.''
Hyunjin güldü sadece. Biraz sonra kendisi de mantarlı makarna sipariş etmişti. Siparişlerin hazırlandığı yirmi dakika boyunca Felix sadece söylenip durdu.
Hepsi birden de gelmemişti siparişlerin, ilk önce yalnız iki siparişi geldi. Felix bunun için de söylenmek isterdi ama o kadar açtı ki sadece gelen yemeklere gömülmeyi tercih etti sonunda. Daha önce hiç bu kadar uzun süre aç kalmamıştı. Büyük kısmını uyuyarak geçirmiş olsa da onun için epey uzun bir süreydi.
Makarnasından atıştırmaya başlamasından biraz sonra masa da dolmaya başlamıştı. Ancak yiyeceklerle değil... Masaya iki kişi daha oturmuştu. Felix ağzındakileri yanaklarında biriktirirken başını kaldırdı.
Gördüğü beden ise aniden çiğnemeyi aniden bıraktırmıştı ona. Donakaldı. Onun burada ne işi vardı?
Zorlukla yutkundu. Ancak o kadar çok şey sıkıştırmıştı ki ağzına, çabası boğazına takılmalarıyla sonuçlandı. Yanındaki çocuk ona su uzatmıştı öksürmeye başladığı sırada. Felix kapağı açılmış şişeyi sertçe çekti ve büyük bir yudum aldı. Sonunda yutabilmişti.
Derin birkaç nefes aldı solukları düzenlenirken. Ah, çok saçma gözükmüş olmalıyım... İlk izlenimimi mahvettim.
Boş boş şişeyi incelediği sırada yanındaki çocuk ona eğilmişti. ''İyi misin?''
Felix yanından gelen sesi duyduğunda toparlandı. Dönüp göz göze geldiklerinde sözlerin sahibine göz devirmişti.
''Boğulmak üzere olan insana iyi misin diye mi sorulur?''
''Yok artık Felix, altı üstü yemek boğazına kaçtı.'' demişti çocuk. Felix bir şey diyemeden Hyunjin araya girdi, ''Haklısın Felix, vasiyetini sormalıydı.''
Herkes onun üstüne oynuyordu resmen. Felix dudaklarını sinirle büzüp başını çevirdi triple. Bir şey demekten vazgeçmişti. Bu sırada Chan gülerek konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate [chanlix]
FanfictionHer şey zamanlamayla ilgiliydi. Felix evinden olmuştu, Chan tam o dönem ev arkadaşı arıyordu. İlan asmaya karar verdi, Ve Felix tam o sırada panonun önünden geçiyordu. [Mate serisi birinci kitap.]