"Şeytan kılıklı. Alacağı var onun benden. Bitti ki zaten işi. Bitirdim yani."
Chan gözlerini devirirken kendini sandalyesinde geriye bıraktı.
"Felix!" bıkkın bir şekilde söylemişti, "Sırf çizdiğin karaktere bir bıyık ekledi diye Jeahoon'a demediğini bırakmadın gerçekten. Biraz sakin mi olsan?"
"Ne?" Felix de hakarete uğramış bir bakışla ona dönmüştü. "Seni arkadaş bilmiştim bir de. Konuşma artık. Bundan böyle adın Aethelwold çünkü en az onun kadar hainsin. Havalı kalkışımı patateslerim bitince yapacağım çünkü başka boş masa yok."
Triple söyleyip geri önüne döndü. Okulun oldukça dolu kafetaryalarından birinde oturuyorlardı. Hyunjin az önce dersi olduğu için kalkmıştı ve Felix Chan ile tek kalmıştı. Bu duyduklarından sonra kalmamış olmayı tercih ederdi tabii. Hainin tekiydi.
Chan göz devirdi. Bir şey demeden kendi tabağını kaldırıp patateslerini onun tabağına dökmüştü. Felix hareketliliği fark edince kaşlarını çatarak ona döndü.
"Ne yapıyorsun ya?" sinirle söylenmişti. Chan omuz silkti. "Süreyi uzatıyorum."
Kısa bir süre kısık bakışlarıyla ona baktı Felix.
"İstemez" demişti ardından triple, yine de başını çevirirken patateslerden yemeye devam etti. Chan gülmüştü tavrına. Tripliyken bile konu yemek olunca hayır diyemiyordu.
"Tamam, haklısın Felix. Jeahoon asrın hatasını yaptı. Ondan fena bir intikam alman gerekiyor."
"Evet, aynen öyle."
Kısık gözleriyle uzaklara bakıp başını sallarken ona hak verdi Felix. Chan umutsuz bir şekilde mırıldanmıştı, "Ah, ciddi değildim."
Ancak Felix söylediklerini duymadı bile. Planını düşünüyordu.
"Sence çantasına highlighter'la 'Efendim Lee Felix'e ihanet ettim' mi yazsam yoksa çakmağını konfeti çıkartan bir şaka oyuncağı ile mi değiştirsem? Çok sık bahçede sigara içiyor ve çakmak arayan her kıza anında koşuyor yani özellikle ikinci ihtimali tutturursam bence aşırı iyi bir intikam olur."
Chan yüzü buruşurken sitemle söyledi, "Hiçbiri!"
Felix ise onun aksine heyecanla kaldırmıştı başını.
"Haklısın! Bugünler için sakladığım albümden en berbat çıktığı fotoğrafı seçip bir pastaya süs olarak bastırmalı ve en kalabalık dersinin olduğu sınıftayken dersin ortasında siparişi yollatmalıyım!"
Chan dehşete uğramış bir şekilde başını iki yana salladı. Diyecek bir şey bulamıyordu artık. Felix ise çoktan bu fikri tutmuş, telefonundan albümü açmıştı bile. O sırıtarak fotoğrafları incelerken, yanlarına bir çocuk geldi.
"Selam. Oturabilir miyim acaba?"
Çekingen bir şekilde söylemişti. İkili aynı anda kaldırdı başlarını. Çocuğun fönlü, kahve saçları gözlerini neredeyse kapatıyordu. Gergince çantasının sapını kavramış olsa da yüzünde bir gülümseme vardı. İkili aynı zamanda yüzü tanımakta gecikmemişti. Aynı anda söylediler.
"Ah, taco çocuk!"
"Jeongin!"
Chan kaşlarını çatarak Felix'e döndü garip hitap şekliyle. Felix ise bakışlarını taco çocuktan çekmemişti. Bu oydu! Taco çocuk tekrar gergince gülümserken eliyle ensesini kaşıdı.
"Şey, adım Jeongin aslında."
"Onu boşver sen," dedi Chan. Önündeki sandalyeyi göstermişti ardından. "Otursana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate [chanlix]
FanficHer şey zamanlamayla ilgiliydi. Felix evinden olmuştu, Chan tam o dönem ev arkadaşı arıyordu. İlan asmaya karar verdi, Ve Felix tam o sırada panonun önünden geçiyordu. [Mate serisi birinci kitap.]