''Oi, Felix! Gelsene bro!''
Felix duyduğu sesle duraksadı. Tanıması zor olmamıştı. Chan, kampüsün ortasında ona bağırıyordu. Evet, kampüsün ortasında. Rowoon'un olduğu kampüs.
Sakin olmak için derin bir nefes aldı ve arkasına döndü. Chan bir bankta oturmuş sırıtarak ona el sallıyordu. Görmesi biraz vakit almıştı tabii çünkü etrafında o kadar çok insan vardı ki Chan resmen aralarında kaybolmuştu. Hiç şaşırtıcı olmayan bir şekilde, hepsi de kızdı.
''Gelmesem?''
Suratını buruşturarak seslendi Felix. Gerçekten hiç tercih edeceği bir seçenek değildi o an. Ancak Chan bu teklifi pek beğenmemişti.
''Hadi!'' diye ısrar etti tekrar. Felix bıkkın bir nefes alarak omuzlarını düşürmüştü.
Pekâlâ, hızlıca ne istediğini öğrenip gidebilirdi. Zaten aksi türlü bırakmayacak gibiydi.
İstemeye istemeye yanına yaklaştı. Chan gülümseyerek ona yürümesini izlemişti. Yanına vardığında kızlara döndü.
''Kızlar, bu ev arkadaşım. Kendisiyle minik bir anlaşmazlığa düştük, bence bize yardımcı olabilirsiniz.'' Chan açıkladıktan sonra kolunu arkasına yasladığı kızdan uzaklaşmış ve Felix'in yanına gelmişti. Kolunu onun omzuna atarken konuştu. ''Kendisi hiç yakışıklı olmadığımı düşünüyor ama ben pek katılmıyorum. Ne dersiniz?''
''Ah, bu da kim böyle? Sen onu dinleme oppa.''
''Oppa, hiç de bile! Çok yakışıklısın.''
''Gördüğüm en yakışıklı kişisin oppa.''
Birkaç kız daha devam ederken Chan sırıtarak Felix'e döndü.
''Görüyor musun? Çoğunluğun oylarıyla ben kazandım sanırım.''
Gerçekten mi, bakışıyla ona döndü Felix de. Ego gösterisi için mi çağırmıştı onu?
''Tamam, onlarla takipleşirsin o zaman.'' Felix yapmacık bir şekilde gülümserken omzunu patpatlayarak söylemişti. Ardından gözlerini devirerek arkasını döndü. Şaka gibi çocuktu resmen, nelerle uğraştırıyordu onu.
Ancak iki adım atmıştı ki Chan da toparlanıp ona yetişti. Rahat kalacağımı neden düşündüysem zaten, diye düşünürken iç çekti Felix.
Chan bozulmuş duruyordu.
''Mızmızsın.'' demişti.
Mızmız mı? Gerçekten mi? Gerçekte kim mızmızdı acaba... Felix gözlerini devirirken telefonunu çıkardı.
''Tamam,'' demişti sonunda, Chan onu izlediği sırada söylenerek Instagram'a girdi. ''Kabul ediyorum. Mutlu musun?''
Ancak bildirimler kısmına tıkladığı an Chan telefonu elinden çekmişti.
''Hayır. Gerçekten isteyerek kabul edeceksin. O ana kadar çalışmalara devam.''
Elindeki telefonu havaya kaldırarak göz kırptı. Gerçekten mi, bakışıyla ona döndü Felix. Havada kalan elini çekip göğsünde bağlamıştı.
''Tamam, egonla uğraşmayı gerçekten istemediğim için gerçekten isteğini kabul etmeye karar verdim. Bu gerçek bir karar.''
''Benim egom yok, gerçekleri görmeni sağlayacak iyi bir arkadaşım sadece.''
Chan kaşlarını kaldırıp gururla söylediğinde Felix ona bıkkın bir bakış yolladı.
''Bu cümlenin bile ne kadar egoistik olduğunu görebiliyor musun?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate [chanlix]
FanfictionHer şey zamanlamayla ilgiliydi. Felix evinden olmuştu, Chan tam o dönem ev arkadaşı arıyordu. İlan asmaya karar verdi, Ve Felix tam o sırada panonun önünden geçiyordu. [Mate serisi birinci kitap.]