22

3.1K 452 194
                                    

"Benden hoşlandığını söylemeni beklemiyordum."

"Bunu söylemek için mi beni buraya kadar sürükledin?"

Chan kaşlarını çatarak sordu. Tuvalete başkaları girmeye başlayınca Felix lafına devam edememiş ve Chan'ı sürükleyip dışarı çıkarmıştı. Sonunda, muhtemelen havanın soğuk olması veya tüm eğlencenin içerde olmasından dolayı ıssız ve sessiz olan terasa vardılar.

Şimdi ise karanlığa gömülmüş bir deniz manzarası karşısında, terasın sonundaki yükseltide oturuyorlardı. Aralarında iki kişinin oturabileceği kadar mesafe vardı. Chan Felix'e bakarken, Felix aşağı sarkıtmış olduğu ayaklarını izliyordu.

"Hayır, ama bu da söylemek istediklerime bağlanıyor." dedi sonunda Felix. Chan bir süre duraksayıp düşündükten sonra sordu.

"Ne söylemek istiyorsun?"

Felix konuşmadan önce derin bir nefes almıştı. Daha kendi anlayamadığı şeyleri anlatmasını istiyordu ondan... Bakışlarını aşağıdan çekip denize çıkardı.

"Biz Rowoon'la ayrıldık."

Chan bir şey dememişti. Felix ona bakmasa da şaşırdığını hissediyordu. Ve devamını beklediğini, birden söyleyince garip geldiğinin farkındaydı. O yüzden Felix devam etti.

"Bana... Bana aklımda başka birisinin olduğunu söyledi. Muhtemelen kalbimde de öyle. Aklımın olması gerekenden fazla bir şekilde o kişiyle dolmuş olduğunu onun sayesinde fark ettim ve kabul ediyorum, evet. Sanırım bu yüzden söylediklerine şaşırmış ve itiraz edememiştim. Ama ikincisini hâlâ sorguluyorum."

Açıklıyordu ama açıkladıkça Chan'ın daha çok kafasının karıştığından bihaberdi. Zor bir konuydu. Ne onu cevapsız bırakmak istiyordu ne de aklına yanlış bir şeyler sokmak... Biraz düşündükten sonra yeniden Felix devam etti konuşmasına.

"Ben bu zamana kadar hep Rowoon'dan hoşlandığımı kabul ettim Chan. Şimdi birden bana bunun doğru olmadığının söylenmesi aklımı gerçekten allak bullak ediyor."

Sonunda Chan'a döndüğünde göz göze geldiler.

"Ama senden başka bir şey düşünemediğime de itiraz edemem. Veya..." duraksadı, bakışları yüzünde gezindikten sonra sonunda dudaklarında durmuştu. "Sana her sevgilim olduğunu söylediğimde daha fazlasını istediği için susturmam gereken içimdeki o sese."

Cümlesi bittikten sonra başını çevirdi. Boğazını temizleyip bakışlarını ondan olabildiğince uzağa yöneltmişti. Chan'ın şaşırmış bakışları ise hâlâ onun üstündeydi. Ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Felix ona hem bir şeyler veriyordu hem de hiçbir şey vermiyordu. Ne yapacağına karar verememişti.

"Belki de önce birinden hoşlanmak nasıl hissettiriyor onu öğrenmeliyim." dedi Felix gülerken. "Bunun adını hoşlantı koyabilmek için ne gerekiyor bilirsem kafa karışıklığım da gidebilir."

"Bu bir yasa değil Felix. Bunun kuralları olmaz."

Chan biraz duraksadıktan sonra söyledi. Ardından eliyle destek alıp oturduğu yerden Felix'in yanına kaymıştı. Felix de hareketliliği ilgisini çekince ona döndü. Şimdi omuzları birbirine değiyordu. Aniden ne kadar yakınlaşmış olduklarını algılayınca şaşırdı Felix.

"O kişiden ne beklediğini düşünmelisin sadece. Hayatının ne kadarına dahil olmasını istiyorsun? Sana ne kadar yakın olmasını istiyorsun? Çünkü herkesin hayatında birçok kişi olur ama tek bir kişi diğerleriyle olan yakınlığının üstüne çıkar. Ya da sen çıkmasını istersin."

"Ama şimdiye dek hep çıkmasına engel oldum."

"Ama çıkmasını istediğini söyledin. Başkasını düşünüyor olman gerektiği halde üstelik."

Felix başını eğdi hafifçe. İstemişti gerçekten. Hiç doğru olmasa da, garip bir şekilde aynı şeyleri hiçbir zaman Rowoon'la hayal etmemişti.

Ondan hoşlandığına karar verdiği zaman sadece görünüşünü biliyordu, elinde hiçbir şey yokken kendini böyle bir durumda bulmuştu. Böyle düşününce... Belki de asıl erken yargı verdiği konu Rowoon'dan hoşlantısıydı. Bunca zaman da bunu kabullenmiş olduğu için diğer her şeye kapatmıştı algılarını.

Chan nazikçe Felix'in çenesini tutup kaldırdığında göz göze geldiler. Felix beklemediği için şaşırmıştı hamlesine. Ama geri çekilmedi. Düşünceleri dağılmıştı çoktan. Chan gülümsüyordu.

"Felix, kafanın karışık olduğunu görmüş olmak bile çabalamam için yeterli bana göre. O yüzden bu konuşmadan sonra öylece çekilmemi bekliyorsan yanılıyorsun. Sen ne dersen de, ben şansımı deneyeceğim."

Felix şaşkınca yüzünü incelemeye devam ederken ekledi Chan, "Ve benim flörtüme karşı koyabilen bir insan henüz görülmedi o yüzden sonunda zaten bana aşık olacaksın, sorun yok."

Felix'in ciddiyeti de o ana kadar sürmüştü. Gözlerini devirirken güldü. Chan her zamanki gibiydi. Başkasında olsa kusma isteği uyandıracak tavırlar ondayken niye bu kadar sevimli geliyordu anlamamıştı.

Başı hafifçe denizden tarafa çevrilmişken, aniden yanağında hissettiği baskıyla duraksadı Felix. Gülüşü solmuş ve şaşkınlıkla geri Chan'a dönmüştü böylece. Chan az önce yanağını öpmüştü.

"Daha yeni başladık Romeo, yavaş biraz."

Felix söylediğinde Chan sırıttı.

"Doğru dedin bebeğim, daha yeni başladık."

housemate [chanlix]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin