"Hey, nasıl olmuş?"
Chan aniden Felix'in odasına dalarken söylemişti. Felix yatağında bağdaş kurmuş telefonuyla oynayarak ayılmaya çalışıyordu, Chan'ın hareketliliğini fark edince kapıya döndü. Böylece tek eliyle kapının eşiğine asılmış yana sarkan Chan görüş açısına girmişti. Sırıtarak ona bakıyordu.
Dediklerini algılayınca bu defa üstünü incelemeye başladı Felix. Siyah bir kot giymişti, üstünde de siyah boğazlı bir kazak vardı. Her zamanki gibi duruyordu, niye sorduğunu anlamamıştı. Buluşmaya falan mı gidiyordu?
"İyi?" dedi, aklındaki soruları belli edercesine. Chan da sırıtıp kapının eşiğinden uzaklaşmıştı.
"İyi göründüğümü kabul ediyorsun yani? Ah, sonunda beklediğin an geldi o zaman. Artık isteğimi kabul edebilirsin."
Felix öylece kalmıştı söyledikleriyle. Anlaması bir iki saniye aldı. Hâlâ mı, demişti içinden. Gülse mi şaşırsa mı bilemiyordu artık.
"Benim beklediğim mi gerçekten yoksa senin mi?"
Sonunda gülerken söyledi, bir yandan da tek kaşı havalanmıştı. Chan ifadesini bozmadı.
"Tabii ki senin. Benim hesabımda yeterince insan var, yenisini ne yapayım?"
Evet, Felix'in bekleyebileceğinden çok daha fazla insan vardı hesabında ama bu yine de söylediklerini haklı çıkarmıyordu. Gözlerini devirirken güldü Felix.
"Öyle mi? O zaman kendi tercihimle isteğini silmeye karar vermem seni etkilemez, değil mi?"
Söylerken oyunundan çıkıp Instagram'a yönelmişti, göz ucuyla da Chan'a bakıyordu. Uygulamaya tıkladığı an Chan telefonu çekip aldı.
"Ne alaka ya?" demişti telefonu ondan uzak eline geçirirken. "İyi göründüğümü söyledin kabul etmen gerekirken niye siliyorsun?"
"E istemiyormuşsun daha takipçi?" Felix gülerek söyledikten sonra anında toparlamıştı, "Ah, dur. Şimdi anladım. Sadece beni takip etmek istiyorsun."
"Ne yapayım seni takip edip ya istemiyorum işte."
Chan aniden somurturken telefonu onun kucağına fırlattı. Felix yakalayamadığı için telefon bacağına çarpmıştı, yine de çok fazla acıtmadı. Gülerken telefon yerine Chan ile ilgilenmeye devam etti.
"Bilmem sana sormalı. O kadar giyinmiş etmişsin bir seni beğeneyim diye."
Chan da tek kaşı havalanırken ona dönmüştü.
"Beğen diye değil yalnız, beğendiğini biliyorum. Sadece bir de duyayım artık yani bir itiraf et. Valla senin için diyorum harap olursun böyle bak. Duyguları içinde tutmak artmalarına neden olur."
Felix de aynı şekilde bakışlarına karşılık verirken kollarını göğsünde kenetledi. Söyledikleriyle pek ilgilenmemişti. Chan bazen fazla saçmalıyordu ve fark etmiyordu bile. Onu ciddi bir duruşmada hayal etmek çok zordu Felix için.
"Sen var ya bana aşıksın."
Dedi sonunda, gülerken. Chan şaşkınlıkla bir süre ona baktıktan sonra yavaşça elini ağzına kapatmıştı.
"Nereden anladın? Sürekli peşinde koşuyorum diye mi yoksa?" Kinayeli bir şekilde söylemişti onunla dalga geçmek için, ancak söyledikten sonra duraksadı. "Bir dakika onu gerçekten yapıyorum."
Felix gülmüştü tavrına. Bir şey diyemeden Chan toparlandı ve aynı tavırla cümlesini başa sardı.
"Nereden anladın? Okulda sürekli seni izlememden mi yoksa?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate [chanlix]
FanfictionHer şey zamanlamayla ilgiliydi. Felix evinden olmuştu, Chan tam o dönem ev arkadaşı arıyordu. İlan asmaya karar verdi, Ve Felix tam o sırada panonun önünden geçiyordu. [Mate serisi birinci kitap.]