Hani reklamlarda; ağır çekimde, kısık gözleriyle, üzerinden sular damlarken sadece yürüyerek birçok kalbi fetheden erkekler vardır ya... Chan o an tam olarak o erkekti. Felix de çocuğun baklavalarını izlemekten ne reklamı yapıldığını bile anlamayacak o aşık hayran.
Antrenman bittiğinde Chan tek eliyle kolayca çıkmıştı havuzdan. Ayağa kalktığında saçlarındaki fazla suyu başını sallayarak dağıttı ve gözlüğünü çıkardı. Bu sırada yumduğu gözlerini geri açtığı an ise aniden önüne ışınlanmış bir sürü kızla karşılaşmıştı. Hepsi Chan'a bir havlu uzatmaya çalışıyordu.
Chan gözlerini kırpıştırarak kızları inceledi. Ne ara gelmişlerdi? Şaşkınlığını toparladığında, Felix'i aramaya başladı aralarında. Ama görememişti.
Daha geniş çaplı bir aramaya çıktı gözleri o yüzden. Ve biraz bakındıktan sonra tribünlerden somurtarak kendisini izleyen çocukla göz göze geldiler. Chan onun aksine derin bir şekilde gülümsemişti. Hâlâ aynı yerde oturarak onu izliyor olması hoşuna gitmişti.
Kızlara bir şey bile demedi. Üzerinden damlayan suları umursamadan Felix'e doğru adımlamıştı. Islak olduğu için kaymamak adına yavaş ilerliyordu. Felix için görüntü ise daha da ağırdı.
İşte o andı, kendini o reklamlardan birinde gibi hissettiği an. Chan şüphesiz hepsine bin basardı elbet, ama ortamın etkisi olarak bakılırsa her şey aynıydı Felix için.
Gelirken düşündüğü gibi olmamıştı. Bu defa resmen Rowoon'un orada olduğunu unutmuştu Felix. Chan'ın yüzerken ki o ciddiyeti, hızla attığı kulaçları sırasında kasılan kasları, suyun içinde oraya aitmiş gibi rahat hareket etmesi... Yüzerken Chan'ı izlemek beklediğinden çok daha etkileyiciydi.
Chan da bu durumu hiç kolaylaştırmıyordu.
Antrenmanların hepsini ilk vararak bitirmişti Chan. Ve elini havuzun sonuna her dokunduruşunda diğerlerini beklerken dönüp Felix'e göz kırpıyor, sırıtarak onu izliyordu. Felix gerçekten yanında Chan için çığlık atan kızları bile kıskanamayacak kadar kopmuştu diğer insanlardan. Zihni yalnızca Chan'a odaklıydı.
O gerçekten fazla mükemmeldi.
Chan yanına oturduğunda ıslak olmasını hiç umursamadan Felix'e sardı kollarını. Felix şaşırıp kalmıştı. Fazlasıyla soğuktu, Felix ise sıcaklamış olduğu için hissetmedi bunu.
"Dondum ya. Hava buz gibi gelmişiz antrenman yapıyoruz."
Az önce artistlik taslayan kendisi değilmişçesine bebek gibi konuştuğunda güldü Felix.
"Aptal, bana sarılacağına gidip havlunu alsaydın ya."
Söylenirken sıcakladığı için çıkarıp çantasının üstüne attığı hırkasına uzanmıştı. Biraz yardımcı olacağını düşünerek onunla Chan'ı kurulamaya başladı, Chan da gülümsemişti.
"Gerek yok. Öpersen ısınırmışım."
Dudaklarını ona doğru uzattı ardından. Felix göz devirip alnına vurmuştu hafifçe.
"Toplum içindeyiz Chan."
Ardından kurulamaya geri döndü. Chan somurtarak kapamış olduğu gözlerini geri açmıştı böylece.
"Ne olmuş yani?"
"Olmaz yani."
Felix gülerek söyledi. Chan bir şey demeden onu izledi sadece. Biraz sonra Felix, bacaklarını kendi kurulaması için hırkayı ona bırakacağı sırada ise Chan aniden kalkmış ve Felix'i de bileğinden yakalamıştı. Felix beklemediği için ufak bir çığlık attı. Daha ne olduğunu anlayamadan Chan tarafından soyunma kabinlerinin olduğu odaya çekilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate [chanlix]
FanfictionHer şey zamanlamayla ilgiliydi. Felix evinden olmuştu, Chan tam o dönem ev arkadaşı arıyordu. İlan asmaya karar verdi, Ve Felix tam o sırada panonun önünden geçiyordu. [Mate serisi birinci kitap.]