tmm fiki sevdiginize ikna oldum ama kac bolum olsa okurum diyenler yayınlayacagım sıradaki 100 bolumu okumazsaniz bozusuruz he 🙂🔪
xoxoxoxo
Felix o ana dek attığı en büyük adımı atmış olduğunu düşünmüştü. Bir şeylerin değişeceğini ya da yeni bir şeyler olacağını... Tam olarak bilmiyordu. Ama hayır, hiçbir şey değişmemişti.
Masadaki kokteylinden bir yudum daha alırken bir masa ötesindeki Chan'a baktı. Yanında bir grup kızla gülüşerek konuşuyordu. Bu tavırlarını egoistik bulduğu için çok sinir bozucu bulurdu hep. Şimdi ise Hyunjin'in kıskançlık diyip durduğu sesi zihninde yankılanırken ilk kez ona hak verir gibiydi.
Oraya Felix'le gelmişti ve tüm gün onunla konuşuyor olmasını bekliyordu Felix. Sadece onunla. Chan'ın diğer davetlilerle selamlaşıp konuşmasını elbet anlıyordu, ona bir şey diyemezdi belki, evet. Ama peşini bırakmayan kızlarla aldığı ilginin fazlasını vererek böyle samimi bir şekilde konuşuyor olması da biraz sinir bozucuydu. Üstelik o kızlar bitmiyordu da. Felix onun 2 milyon takipçisinin nereden geldiğini artık daha iyi anlıyordu. Hayran kitlesi sadece okuldan değildi.
Somurtarak tekrardan masaya bıraktı bardağını. Felix'le tanıştıklarından bu yana bu kadar ilgilenmemişti resmen. Bu gülüşmeler yakınlaşmalar da nereden çıkıyordu? Bir saat önce ona o kadar duygusal bir şekilde içini açmış olan kendisi değil gibiydi.
Acaba gerçekten de Felix'in düşündüğü gibi 'tek arkadaşın ben olmak istiyorum' temalı bir konuşma mıydı? Şu an gerçekten de öyle gözüküyordu. Madem ondan öyle bir şey istiyor kendisinin de buna uyması gerekmiyor muydu ama?
Hayır, tabii ki. Şımarık olduğu kadar bencil de olan Chan kesinlikle öyle düşünmüyordu anlaşılan. Sen sonsuza kadar sadece benimle ilgilen ama ben önüme gelen kızla ilgilenebilirim. Parti Chan'ı özellikle böyle davranıyordu.
Felix, Chan'ın insanların yanında daha özgüvenli olduğuna karar verdiği yanına Parti Chan'ı ismini vermişti. Bir de kafanda kuruyorsun demişti ona. Hah, kim kafasında uyduruyormuş?
Yine de şimdi, o konuşmadan sonra bir şeyler Felix'e daha mantıklı geliyordu. Chan yalnızlıktan korktuğunu söylemişti. İlgiyi bu kadar sevmesi ve üstünde kalması için çabalaması bundan dolayı olmalıydı.
Ama o herkesin ilgisini istiyordu ve bu çok fazlaydı. Felix'in, hissettiği boşluğu doldurduğunu söylüyorsa sadece onun ilgisi yetiyor olması gerekmez miydi?
Bu da bir kez daha konuşmanın 'tek arkadaşın ben olmak istiyorum' mesajı verdiğini kanıtlıyordu.
Derin bir nefes aldı Felix. Şimdi kapıdan çıksa ruhu bile duymazdı. Yapmayı gerçekten istiyordu da, sadece fark ettiği zaman tekrar üzülmesinden korkmuştu. Onu artık bir kez bile üzmek istemiyordu. Chan onu rahatça üzüyordu tabii, orası ayrı.
Acaba bu karma mıydı? Rowoon'la yakınlaşıp onunla ilgilenmediği zamanlar için hayat ondan öcünü mü alıyordu?
Felix karmadan kesinlikle nefret ediyordu.
"Sana söylemiştim." Felix duyduğu sesle başını kaldırdı. Hayeon gelmişti. "Sana olan ilgisini kaybetmiş bile. Ve sen beni dinlemediğin için söylediğim o ezik konuma düşmüş oldun. Ama üzülme, ben Chan'ı senin yerine teselli edeceğim ayrılığınız için."
Sahte bir şekilde dudakları büzülürken elini Felix'in omzuna koydu. Felix sinirini çok belli etmemeye çalışıyordu. Hayeon yine de fark etmiş gibiydi. Gülerken elini çekti ve omuzlarını silkti.
"İhtiyacı olur mu bilmiyorum gerçi." Söyledikten sonra göz kırptı. Felix bir şey diyememişti. Artık bu ilişki hakkında bir şey söyleme hakkı yoktu. Chan'la arasında ne gerçek ne sahte hiçbir ilişki kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate [chanlix]
FanfictionHer şey zamanlamayla ilgiliydi. Felix evinden olmuştu, Chan tam o dönem ev arkadaşı arıyordu. İlan asmaya karar verdi, Ve Felix tam o sırada panonun önünden geçiyordu. [Mate serisi birinci kitap.]