''Bana niye istek attın?''
Felix, Chan'ın odasına dalıp duvarına yaslanırken söylemişti. Chan üstündeki yorganı itekleyip ona döndü. Yatağına kıvrılmış kitap okuyordu. En azından, Felix gelene kadar...
Dediklerini algılayınca güldü.
''Yakışıklılara geri takip yapıyormuşsun diye duydum. Takipçi kasıyorum işte.''
Felix yüzünü buruştururken bakışlarını ondan çekip elindeki ekranı açık telefona yönlendirdi geri. Önünde duran Chan'ın hesabına bakarken cevaplamıştı.
''2,1 milyon takipçin var. Ne takipçisi kasıyorsun daha? Brent Rivera falan mı olacaksın?''
''Ne?'' Chan aniden yüzünü buruşturarak doğruldu. ''Niye beni onunla kıyaslıyorsun? Ben ondan daha yakışıklıyım.''
Felix'in tek kaşı havalanmıştı.
''Yanından bile geçemezsin.''
''Geçemem tabii. Seviyesi çok altımda.''
Felix gözünü devirdi. Bir şey dememişti. Odadan çıkmak üzere yöneldiğinde Chan toparlanıp arkasından seslenmişti. ''Hey! İsteğimi kabul etmeyecek misin?''
Felix kapının eşiğindeyken duraksadı ve ona döndü. Kısaca onu süzdükten sonra omuz silkmişti. ''Hayır.'' Ardından odadan çıktı.
Şoka uğramış bir şekilde arkasından bakakalan Chan ise kısa süre içinde toparlanıp peşine düşmüştü.
''Nasıl yani? Tam olarak kabul etmeme sebebini öğrenebilir miyim? Yakışıklı mı değilim gerçekten?''
Felix mutfağa varana kadar peşinde Chan'ın sesiyle ilerlemişti. Sonunda vardıklarında, buzdolabının kapağını açarken gözlerini devirdi. ''Doğru tahmin.'' demişti sadece, dolaptan sütü çıkardıktan sonra geri kapattı. Chan hâlâ şaşkınlıkla onu izliyordu. Sinirden güldü.
''Herkes çok yakışıklı olduğumu söyler bir kere.''
Felix, doldurmaya başladığı mısır gevreğine kısa bir an ara verdi ve ona döndü. ''Herkesten kastın annen mi?''
''Seni bu dediklerine utandıracağım.'' demişti Chan işaret parmağıyla onu gösterirken. Ardından o da kendine mısır gevreği doldurdu. Ama süt yerine, dolaptan çıkardığı portakal suyunu dökmeye başlamıştı.
Felix gülerek cevap vermek üzere ona döndüğünde gördükleriyle duraksadı.
''Midesiz misin Chan ne yapıyorsun?''
Chan derin bir nefes alarak başını iki yana salladı. Portakal suyunu doldurmaya devam etmişti. ''Ne kadar zevksiz olduğunu her ağzını açışında tekrar hatırlatıyorsun, lütfen devam etme.''
Felix de gözlerini devirirken tasıyla birlikte masaya geçti. Çok geçmeden Chan da yanına gelmişti. Cumartesi olduğu için öğlen vakti uyanmış, kendi hallerinde odalarında takıldıktan sonra anca kahvaltı etmeye gelmişlerdi. Chan için öğle yemeği gibiydi gerçi, o ilk sabah 6'da uyandığı zaman yemişti. Felix yatağından çıkmadığı için onu da kendi gibi zannediyordu.
Oluşan kısa sessizliğin ardından Chan yeniden konuştu.
''Sen istek atsaydın ben kabul ederdim.''
Felix tekrar gözlerini devirdi. Hâlâ orada mıydı gerçekten? Altı üstü isteğini kabul etmemişti. 21 yaşında olan bedeni aksine zihni bir ergeninki gibi çalışıyordu.
Yine de söylenmemeyi tercih etmişti.
''Hesabın gizli değil.'' dedi sadece, ardından yemeğine dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate [chanlix]
FanfictionHer şey zamanlamayla ilgiliydi. Felix evinden olmuştu, Chan tam o dönem ev arkadaşı arıyordu. İlan asmaya karar verdi, Ve Felix tam o sırada panonun önünden geçiyordu. [Mate serisi birinci kitap.]