"Hadi Lisa!"
"Tamam!" Bana ısrarla bininci kez seslenen Jennie'ye gözlerimi devirdim. Çantamı alıp dışarı çıktığımda herkesin kızgın yüzlerle beni beklediklerini gördüm. Şirin gülümsememi yüzüme yerleştirip abimin yanına ilerledim. Arabanın kapısını açıp ön koltuğa yerleştim. Abim arabayı okula sürerken kızlardan ses çıkmamıştı. Arada baktığımda telefonla ilgilendiklerini görmüştüm. Okula geldiğimizde kapıyı açıp yavaşça dışarı çıktım. Kızlar kendi aralarında konuşurken biz abimle önden merdivenleri çıkıyorduk. Abim hareketlendiğinde ona baktım. Ona doğru gelen arkadaşlarına selam vermek amacıyla elini kaldırmıştı. Onlar selamlaşırken telefonumu çıkarıp kızları beklemeye başladım.
"Naber Lisa?" Diyen Taehyung'a çevirdim gözlerini.
"İyiyim ya siz?"
"Biz çok iyiyiz!" Diyerek Taehyung'un üstüne atlayan Jin'e kaşlarımı çatarak baktım. Bu kadar mutlu oluşunun sebebi neydi ki?
"Bu ne neşe oğlum?" Diyen abimle cevabı beklemeye başladım.
"Müjde, Jungkook da bu okula geliyor abi. Büyük ihtimalle bugün gelirler." Jin'in sesiyle abimin suratı şaşkın bir ifadeye büründü.
"Hadi oradan." Jungkook kimdi? Abimin inanamayan yüz ifadesine bakılırsa o da tanıyordu.
"Tabi oğlum. Biliyorsun, annesi burada yaşıyor. Artık annesiyle kalacak." Diyen Hoseok'a baktım. Jungkook her kimse abimin tanıdığı biriydi. Ama ben bilmiyordum.
"Vay be. Ekip tamamlanıyor desene. Bana niye söylemediniz?"
"Sürpriz." Dedi Namjoon. Kızlar da geldiğinde büyük bir sessizlik oluşmuştu bir anda. Bu sessizliği bozmak adına kızlarla sınıfımıza gideceğimizi söyledim ve abimlere veda ettik. Sınıfta her zamanki yerlerimize oturduk. Jisoo yanıma oturdu ve bana bir kaç elbise göstermeye başladı. Önümüzdeki Rosé ve Jennie de sohbetimize dahil olduktan bir kaç dakika sonra öğretmen gelmişti ve telefonları kaldırmıştık. Dersin ortasında müdür her yıl yaptıkları okulun yıldönümü adına olan partiyi yine yapacaklarını söylemişti. Bu parti okulun kuruluş yıldönümü için yaptıkları bir partiydi. Genelde okulda ve haftasonu oluyordu. Bugün perşembe olduğuna göre iki gün sonraydı. Biz partinin olacağını önceden tahmin ettiğimiz için planlamamızı yapmıştık. Cumartesi sabah kıyafetlerimizi alıp hazırlandıktan sonra okula geçecektik.
Okulun bittiğini belirten zilin sesi kulağıma dolduğunda derin bir oh çektim. Okulu severdim ama bazen çekilmez olabiliyordu. Çantamı takıp sınıftan çıkan kızlara yetişmek adına hızlandım. Kızlarla birlikte beni bekleyen abimleri gördüğümde benim de gelmiş olmamla okuldan çıktık. Kızlarla vedalaşıp abimin yanına geçtim. Abim ile eve doğru gidiyorduk ama yüzünde garip bir endişe vardı. Merakıma yenik düşüp sormaya karar verdim.
"Abi bi şey mi oldu?"
"Hayır Lisa." Derken bile endişesini anlayabiliyordum. Bana kısa bir bakış atıp arabayı sürmeye devam etti. "Neden?" Dikkatle ona bakmaya devam ettim.
"Fazla sessizsin ve yüzünde anlayamadığım bir endişe var gibi." Gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve bıkkınlıkla nefes verdi.
"Annem de geldiğinde konuşuruz." Daha fazla üstelemek istemedim. Sıkıntılı olduğunu anlıyordum, annem de geldiğinde bu konuyu konuşabilirdik.
Arabanın içindeki ortam çok garipti. Abim gerçekten çok endişeliydi. Onun neden bu halde olduğunu bilememek beni delirtiyordu. Aklıma gelen şeyle gözlerimi kapattım. Bugün psikiyatriste gitmem gerekiyordu. Annem gelmeden seans bitmiş olurdu. Benim için ne kadar zorlayıcı olabileceğini tahmin edebiliyordum. Yine yıpranacaktım. Dün gece deliksiz uyumuştum ama bu bu gece de uyuyabileceğim anlamına gelmiyordu. Neredeyse her gece peşimi bırakmayan kabuslar yüzünden psikolojim çok da iyi sayılmazdı. Yıllardır bunun için bir işe yaramayan o psikiyatriste gidiyordum ve daha kötü oluyordum. Abim ve annem bunun beni iyileştireceğine inanıyorlardı. İyi olduğumu, olacağımı sanıyorlardı. Tek bildiğim o psikiyatristin daha çok psikolojimi bozduğuydu. Bu kabusları engelleyemiyordum ve bu genelde uykusuz kalmama neden oluyordu.
Bu derin düşüncelerden ayrılmama neden olan şey arabanın durmasıydı. Abime bakmadan arabadan indim ve eve doğru yürümeye başladım. Abim anlamış olmalıydı. Benim psikiyatriste gitmeyi sevmediğimi biliyordu. İkimiz de sessizce eve girdik. Odama çıkıp kısa bir duş almaya karar vermiştim. Duştan sonra siyah bol bir üst ve dar kot pantolonumu giydim. Saçlarımı tarayıp bağladım ve kahküllerimi düzelttim. Gözlerim arkamda yatağımın üzerinde olan saate kaydı. Saat yaklaşıyordu. Yolda oyalanarak biraz müzik dinleyerek gezebilirdim. Siyah deri ceketimi ve siyah botlarımı alıp dış kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°
Fanfiction*Liskook Ağırlıklı* Çok küçükken travma yaşamış olan Lisa, üç çocukluk arkadaşı ve abisi Jimin'in arkadaş grubuyla takılarak kabuslarını unutmaya çalışır. Bu gruba sonradan dahil olan Jungkook ile karışan olaylar, ciddi bir hal alır. #Shiplerimiz# ...