Medya - Jungkook, Nothing Like Us
Bu bölümü bu şarkıyla yazdım, sizinle de paylaşmak istedim. İsterseniz bu şarkıyla birlikte dinleyebilirsiniz. Her güzel şey gibi Mon Souffle de sona geldi. Neyse duygusal konuşmayı sona saklayayım kskdjd. İyi okumalar benim altın kalpli okuyucularım *-*...♡...
"Ne!" Ben şok etkisiyle donup kalmışken Rosé istemsizce bağırmıştı. Ardından gelen Jimin'in bağırış sesiyle gözlerimi kapattım acı içinde. Bizi gerçekten çok zor bir zaman bekliyordu. Sandığımdan daha zor olacaktı. Jin hariç herkes kendini kaybetmişçesine bağırarak küfür eden Jimin'i durdurmaya çalışıyorlardı. Zorlukla yutkundum. Bu sırada Jin yanıma geldiğinde derin bir nefes alıp üzgün suratımla birlikte ona sarıldım. Babaları hakkındaki her şeyi biliyor ve bu yüzden korkuyorduk. O adamın Lisa'ya zarar vermiş olmasından deli gibi korkuyordum.
"Bulacağız onları sevgilim." Burnumu çekerek başımı sallamaya çalıştım.
"O adam ne kadar tehlikeli biliyor musun? Lisa'ya zarar vermesinden korkuyorum." Sesim ağladığımı belli ediyordu. Ben bile ağladığımın farkına yeni varmıştım.
"Merak etme, onları bu gece kurtaracağız. Polis ekipleriyle birlikte gidip ikisini de alacağız ve Seojun hapse girecek." Bir yandan saçlarımı okşaması beni sakinleştirmişti. Kokusuyla sarhoş olup kafayı bulmak üzereydim. İyi ki yanımdaydı. Bu zor zamanı onsuz nasıl geçirebilirdim bilmiyordum. Başıma gelen en güzel şeydi.
Annem bana uyuşturucu, sigara gibi bağımlılık yapan maddelerden bahsetmişti ancak bu çocuktan hiç söz etmemişti.
Bu sırada Jimin sinirle odadan çıkmıştı. Arkasından gelen Rosé ona bir şeyler dedikten sonra bahçeye ilerlerken onları izliyordum. Jimin'i hiç kimse anlayamayacaktı. Şahsen ben kardeşim babam tarafından kaçırılsaydı ne yapacağımı bilemezdim. Düşünmek bile oldukça acı veriyordu insana.
"Hadi seni eve bırakayım." Jin'in sözlerinden sonra hafif irkilerek ona döndüm ve sakince onayladım. Elimi tutup beni çıkarırken gidiyor olduğumuzu haber vermekle meşguldü. Ben ise ıslak yanaklarımı silerek kuruladım.
El ele yürüyerek eve doğru giderken başımı eğmiş bir şekilde yürüyordum. Bu haber beni oldukça fazla etkilemişti. Düşüncelerimi meşgul eden şey buydu. Öyle ki Jin'in bana dediklerini bile duymamıştım. Aklımdan binbir türlü düşünceler geçiyordu, bazıları iyi yöndeyken bazıları ise gözlerimin dolmasına sebep oluyordu.
"Jisoo." İrkilerek başımı kaldırdım ve ona baktım. Kaşlarını çatmış bir şekilde yüzüme bakıyordu. Yürümeyi kestiğimizi bile anlamamıştım.
"Efendim canım?" Bana cevap vermeyerek parmaklarıyla çenemi kaldırdı.
"Senin neyin var? Çok dalgınsın." Gözlerimi kaçırarak bakışlarımı yere indirdim.
"Hâlâ o olayı düşünüyorum. Korkuyorum Jin, Lisa'ya veya Jungkook'a bir şey yapmalarından korkuyorum. Lisa kırılgan bir kız. Onu üzmelerinden korkuyorum. Başına bir şey gelmesinden korkuyorum." Jin derin bir nefes aldı ve beni kendine çekerek alnıma öpücük kondurdu.
"Bizde polislerle gideceğiz bu yüzden için rahat olsun tamam mı? Gerekeni yapacağız. Lisa Jimin'in olduğu kadar benim, Namjoon'un, Yoongi'nin, herkesin de kardeşi. Jungkook da öyle. Başlarına bir şey gelmesine izin vermeyeceğiz." Başımı kaldırıp dudaklarına kısa bir öpücük kondurdum. Bu adamı çok seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°
Fanfiction*Liskook Ağırlıklı* Çok küçükken travma yaşamış olan Lisa, üç çocukluk arkadaşı ve abisi Jimin'in arkadaş grubuyla takılarak kabuslarını unutmaya çalışır. Bu gruba sonradan dahil olan Jungkook ile karışan olaylar, ciddi bir hal alır. #Shiplerimiz# ...