Jungkook gülümseyerek yere çevirdi bakışlarını. Elimi yavaşça alnıma vurup derin bir nefes aldım.
"Saçmaladım biliyorum." Diyerek toparlamaya çalıştım. Jungkook yüzündeki gülümsemeyi söndürerek bana baktı.
"Aslında hiç de saçmalamadın. Günlerdir kendime sorduğum soruyu sordun. Ama inan Lalisa, inan bu sorunun cevabını henüz bilmiyorum." Gülümsemeye çalıştım ve elimi salladım.
"Boşver lütfen. Gerçekten saçmaladım. Birbirimizi doğru düzgün bile tanımıyoruz en fazla neyin olabilirim? Değil mi?" İkimiz de fazla sessizleşmiştik. Neden bilmiyordum ama sanki sözlerim sitem barındırıyordu.
"Gitsem iyi olacak." Dedi Jungkook ve bana baktı. Dudaklarımı düz bir çizgi halinde bastırıp başımı aşağı yukarı salladım hafifçe. Jungkook'un mutfaktan gidişini izlerken arkamı döndüm ve ellerimi tezgahın iki yanına yasladım.
"Aferin Lisa, sıçtın ve sıvadın resmen." Oflayarak daha demin tezgaha bıraktığım bardağı elime alıp su doldurdum. Suyu kafama dikip bitirdikten sonra tezgaha bırakıp hızla arkamı döndüğümde korkuyla irkildim. Arkamda durmuş bana bakan bir adet Jisoo görmeyi beklememiştim.
"Korkuttun beni gerizekalı manyak." Diyerek omzuna vurdum. Gerçekten de korkmuştum. Hangi insan birine sessizce yaklaşıp öylece izlerdi? Tabiki bunu adı üstünde insanlar yapardı. Jisoo'nun insan olduğunu düşünmüyordum bu saniyeden sonra.
"Çok sinirli gibiydin." Dedikten sonra eliyle mutfağın çıkışını işaret etti. "Daha demin mutfaktan çıkan Jungkook'la bir alakası var mı?" Çok hafif bir şekilde başımı salladım. Jisoo dudaklarını birbirine bastırıp omzumu okşadı.
"Anlatmak ister misin?" Belli belirsiz bir şekilde başımı salladım tekrar.
"Bana yardım etmelisin Jisoo. Ama öncelikle herşeyin aramızda kalacağına söz ver." Jisoo kaşlarını çattı. Birine anlatmaya ihtiyacım vardı artık bunları.
"Tamam, söz veriyorum." Daha sonra derin bir nefes aldım ve parti gecesinden itibaren Jungkook'la olan her şeyi anlattım. Jisoo şaşkınlıkla bana bakarken uzun bir süre tek kelime etmemişti.
"Lisa, sen bunları anlatmaya şimdi mi karar veriyorsun?" Hâlâ büyük bir ikilemdeydim. Jungkook beni bu şekilde etkileyen tek erkek olmuştu. Etkilemek denemezdi belki ama, her şeyin çok karıştığı kesindi. Bunun aşk gibi bir şey olduğunu sanmıyordum. Sadece onunla bir şekilde yakınlaşıyorduk nedense. Ayrıca daha deminki sözleri beni ikileme düşürmüştü. Dediklerini anlayamamam ise beni daha çok meraklandırıyordu.
"Her neyse, şunu söylemeliyim ki hayatımda hiç bu kadar karmaşık bir ilişki görmedim. Çocuğun adı dışında hiçbir şeyini bilmiyorsun ama bir şekilde sürekli yakınlaşıyorsunuz. Sohbet ettiğiniz de yok." Jisoo ofladı. "Ne kadar garip." Onu onayladım gözlerim yere takılırken.
"Bende hala çözmüş değilim. Ve ayrıca, senin de anlatman gereken bir şeyler vae bence." Diyerek onu incelemeye başladım. Elleriyle oynamaya başladı ve bana bakmadan konuştu.
"Anlatacak bir şeyim yok, olsa direkt yanınızda biterdim biliyorsunuz." Gülümseyerek ona bakmaya devam ettim.
"Sen ciddi misin Jisoo? Seni çocukluğundan beri tanıyorum. Şimdi dökül unniecim." Jisoo tekrardan ofladı.
"Seni zeki maknae. Tamam, anlatıyorum. Jin'le birlikte yemek yapabilen tek kişiler olduğumuz için bizden tatlı yapmamızı istediler. Birlikte tatlı yapmaya başladık. Başta her şey güzel gidiyordu ancak Jin daha sonra bana sevdiğim biri olup olmadığını sordu. Neden bende bilmiyorum. Sonra bende olmadığını söyledim ve onun olup olmadığını sordum. Sevdiği bir kız olduğunu, hatta aynı okulda olduklarını söyledi. Kim olduğunu sordum ama söylemedi. Alt sınıflardan olduğunu söyledi sadece." Kaşlarımı çatarken aynı zamanda da gülümsüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°
Fanfiction*Liskook Ağırlıklı* Çok küçükken travma yaşamış olan Lisa, üç çocukluk arkadaşı ve abisi Jimin'in arkadaş grubuyla takılarak kabuslarını unutmaya çalışır. Bu gruba sonradan dahil olan Jungkook ile karışan olaylar, ciddi bir hal alır. #Shiplerimiz# ...