8.Bölüm

1.1K 87 13
                                    

"Lalisa, sakin ol tamam mı abicim? Şimdi bana anlat bu nasıl oldu?" Görüşümün bulanıklaşmasıyla gözlerimi kırptığımda bir damla yaş yanağımdan çeneme doğru yol aldı. Gözlerim önümdeki cesede takılı kalmıştı. Karnından bıçaklanmış olan kan içindeki bu ceset, hayata dönmemi engelliyordu. Hâlâ üstüm başım kan içinde, cesetin önünde duruyordum öylece. Abim dudaklarını yaladıktan sonra tüm tayfa yanımıza gelmişti.

"Sikeyim böyle işi." Dedi Jungkook ve sinirle duvara tekme attı.

"Sakin olun, Lalisa anlat merak etme biz yanındayız." Dedi Namjoon abi. Yaşlı gözlerimi onlara çevirip ağlarken sesimin kesilmesini umursamadan konuşmaya çalıştım.

"Biz, biz Jisoo'nun buraya düşen kolyesini almak için geldik. Ve sonra, sonra bir anda elektrikler kesildi. Ben, ben çok korktum. Kızlara seslendim ama cevap vermediler. Onları ararken bu, bu şe-şeye takılıp düştüm." Abim daha fazla konuşmayacağımı anlayıp bana sarıldı. Ellerimi onun beni saran kollarına yerleştirip yüzümü omzuna gömdüm. Bu anları daha fazla yaşamak istemiyordum. Kim, neden ve nasıl yapmıştı böyle bir şeyi, aklım almıyordu. Tek bildiğim yapan kişi bunu detaylı bir şekilde planlayıp uygulamıştı.

Jungkook'tan yüksek sesli bir küfür duyduğumuzda geri çekildim. Jungkook cesetin basında eğilmiş, elinde bir not tutarken kaşları çatılıydı. Sinirle dudaklarını yalayıp güldü.

"Biri bizimle çok fena uğraşıyor." Dedikten sonra meraklı gözlerle onu izleyen bize kağıdı fırlattı. Ellerim istemsizce kağıdı kavrarken abimin de okuduğunu biliyordum.

Sürprizimi beğendin mi Lalisa Manoban?

Abimin küfür ettiğini duymuştum. Bu kim olabilirdi ki? Benim bu zamana kadar bu kadar büyük bir olay yaşatacak kadar düşmanım olmamıştı. Kim bizi böyle bir duruma düşürmek istiyordu?

"Cesedi saklayın, hiçbir şey umurumda değil. Lisa'yı hapise götürecekler, şüpheli o olacak. Buna izin vermeyeceğim." Abim delirmiş gibi başını iki yana sallarken bunu yapamayacağımızı kendisi de biliyordu. Yapmadığımız bir şeyin sorumluluğunu üstlenmemeliydik.

"Saçmalama Jimin. Elbet bulacaklar saklasak da. Böyle yaparsak cinayeti işlediğimize dair kanıt vermiş oluruz." Yoongi abi tane tane konuşup anlatırken Jungkook yanımdaki notu alıp cebine sıkıştırdı. Endişeli ve çaresiz gözleri beni bulurken ona baktım. Sessizce elini uzattı ve bende düşünmeden o eli tuttum. Beni kaldırdıktan sonra derin bir nefes aldı. Aniden yukarıdan gelen merdiven inme sesleriyle olduğum yerde donakaldım. Merdivenden inen tüm okul, polis ve sağlık ekipleri sonumuzun geldiğini kanıtlıyordu adeta.

"Lalisa Manoban, cinayetten tutuklusunuz." Yanımıza gelen polis bunları söylediğinde tek yaptığım yüzüne aval aval bakmaktı. Sanki bana değil başkasına söyleniyor ve ben dışarıdan onları izliyordum. Ancak kendim bile kabullenmeyi reddederken biliyordum ki bu olayların başrolü bendim.

Polise hiçbir zorluk çıkarmamıştım. Abim uzun bir süre polislere benim böyle bir şey yapmadığımı anlatmaya çalışırken ben sessizce polis arabasından dışarıya bakıyordum. Kendimdeki bu şeyi çözememiştim. İçim fırtına olmuşçasına karışıkken dışım sanki tüm bunları başka biri yaşamış, ben onları izleyen temsili bir seyirci gibiydi. Bu sakin ve rahat tavırlarım beni bile korkutuyordu. Karakola geldiğimiz zaman uzun bir süre boyunca herkesin sorguya çekilmesini beklemiştik. Herkes geldiğinde cesetin başında biz olduğumuz için tüm tayfa sorgulanmıştı. En sonunda ise sıra bana gelmişti. Sorgu odasına girerken hala sessizdim. Sadece sessizce ağlıyor, olayları kabullenmeye çalışıyordum.

"Evet, Lalisa Manoban. 17 yaşındasın, lise öğrencisisin. Çok zeki olmalısın, aksi takdirde tüm bu cinayeti işlemek senin için zor olurdu. Tüm bunları nasıl plânladın Lalisa? Sana yardım eden dışarıdaki arkadaşların mıydı?" Uzun bir süre karşımdaki adamı cevapsız bırakırken ifademizde yüzüne baktım. Dudaklarım aralandı ve  cümlelik ifademi verdim.

𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin