Jennie ve Jisoo ile dışarı çıkıp gördüğümüz gölün kenarına giderken Jisoo fazlasıypla sessizdi. Aklından neler geçtiğini bilmiyorum ama tahmin edebiliyordum. Jin abinin birini sevdiği hakkında söylediği şeylere takıldığında emindim. Jisoo'ya ne zaman söylesek kızıyordu ama haklıydık. Jin abiden hoşlandığını görebiliyordum.
Gölün kenarına geldiğimizde sürekli konuşan Jennie konuşmayı kesmişti. Çimenlere oturduklarında bende çimene uzanmıştım. Yüzüme çarpan güneş ışığı yüzünden rahatsız olurken tek elimi kaldırıp gözlerime siper ettim. En sonunda ağrıyan kolum yüzünden yan dönmeye karar verdim. Gözlerimi kapatıp elimi çimenlerde gezdirirken ilk kez düşüncelerim Jungkook veya cinayetler değildi. Parmaklarımın arasından geçen çimenler rahatlamamı sağlıyordu.
"Lisa." Gözlerimi açmadan bana seslenen Jisoo'ya cevap verdim.
"Efendim?"
"Sen bizi duyuyor musun?"
"Hayır."
"Gerizekalı." Kendimi tutamadan gülerken bedenim sallanıyordu.
"Jennie çikolata almaya gitti sana hangi çikolatayı istediğini soruyordu." Umursamazca cevap verdim.
"O biliyor benim sevdiğim çikolatayı." Yanımdaki hareketlilikle gözlerimi açıp Jisoo'ya baktım. Gözlerini gökyüzüne dikmişti.
"Lanet olsun ki aklımdan çıkmıyor. Kim bu?" Neden bahsettiğini anlamıştım. Gerçekten bu kişiyi bende bilmiyorum. Jisoo'nun Jin abiden hoşlandığına emindim ancak Jin abinin Jisoo'dan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordum.
"Ben bu konuda konuşmayacağım."
"Neden?" Dedi Jisoo merakla. Çünkü ne kadar Jin abinin Jisoo'dan hoşlanmadığını düşünsem de okulda bizden başka yakın olduğu kız yoktu. Jennie veya Jisoo diye düşünsem de Jennie olduğunu sanmıyordum. Belki de başka bir kız da olabilirdi.
"Can güvenliğim için." Jisoo kafama vurduğunda acıyla inlerken gülmeme engel olamadım.
"Şunu ima etmeyi kesin artık." Ciddileşip oturur konuma gelirken Jisoo'ya baktım.
"Peki Jisoo, sen neden bunu kafana taktın? Bu sorunun cevabını iyi düşün olur mu?" Jisoo düşünceli bir şekilde gökyüzüne bakmaya devam etti. Ardından Jennie elindeki poşetle birlikte bize doğru yürüdü ve yanımıza oturdu.
"Bu senin Jisoo. Bunlar da senin Lisa. Bu da benim. A bu da senin Jisoo vermeyi unuttum." Jennie kendi kendine konuşup çikolatalarımızı dağıtırken kendi çikolatamı alıp paketini açtım. Jennie de paketini açıp gözlerini göle çevirdi. Biz göle bakmaya devam ederken Jennie heyecanla bağırdı.
"Zıplayan kurbağayı gördünüz mü?" Başımı iki yana sallarken merakla göle bakmaya devam ettim.
"Hayır, görmedim." Jennie parmağını kaldırıp göldeki bir noktayı işaret etti.
"Bak, şurada. Zıpladı bak gördün mü?" Gözlerim açılırken kocaman gülümsedim.
"Evet, gördüm! Kurbağanın gölde ne işi var ki?" Jennie gözlerini kısarak bana bakmaya başladı ve ofladı.
"Lisa, sende biraz mallık var mı acaba bebeğim? Kurbağalar gölde olur zaten gerizekalı." Kaşlarımı kaldırıp gözlerimi tekrar göle çevirdim.
"Bunu bilmiyordum." Jennie gülümseyerek göle bakmaya devam etti. Ben de bu güzel havanın tadını çıkarırken Jisoo'ya baktım. Uzanmış bir halde yana dönmüştü. Moralinin bozuk olduğunu görebiliyordum. Yüzünden düşen bin parçaydı. Hâlâ o konuyu düşündüğünü tahmin edebiliyordum. Hafif bir şekilde uzatmış olduğu koluna dokundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°
Fanfiction*Liskook Ağırlıklı* Çok küçükken travma yaşamış olan Lisa, üç çocukluk arkadaşı ve abisi Jimin'in arkadaş grubuyla takılarak kabuslarını unutmaya çalışır. Bu gruba sonradan dahil olan Jungkook ile karışan olaylar, ciddi bir hal alır. #Shiplerimiz# ...