26.Bölüm

794 56 44
                                    

Gözlerimi hafifçe aralayarak yerimde kıpırdandım. Bir bedene sarıldığımı fark ettiğimde yüzümde bir sırıtış oluşmuştu. Dün geceki olaylar bir bir aklımda yer edinirken başımı kaldırıp masum bir şekilde uyuyan tavşan sevgilime baktım. Onunla uyumuş olduğum için kendimi şanslı hissediyordum. O kadar masum gözüküyordu ki, tıpkı tavşan gibiydi. Kimse onun bir mafya olduğuna inanamazdı. Ben bile hala tam olarak bu bilgiyi sindirebilmiş değildim.

Uzanıp dudaklarımı yanağına bastırdım ve gülümsedim. Gür kirpikleri birbirlerinden ayrılmaya başladıktan sonra bakmaya doyamadığım gözlerine bakmaya başladım. Sonsuza kadar baksam yine de usanmayacaktım.

"Günaydın güzelim." Diyerek başımın altındaki koluyla omzumu okşadı yavaşça.

"Günaydın tavşan çocuk." Jungkook kendini durduramayıp sesli şekilde güldü.

"Tavşan ha?" Omuz silkerek gülümsemesini işaret ettim.

"Güldüğün zaman tam bir tavşana benziyorsun." Bir anda üstüme çıktığında gözlerimi irice açıp hızla kapıya baktım. Onu üzerimden itmeye çalışırken o ise halinden memnun gibiydi.

"Ne yapıyorsun Jungkook! Kalk üstümden." Dedim dehşetle.

"Şimdi de tavşan olduğumu söylemek ister misin?" Gözlerimi devirerek ellerimi göğsüne yerleştirdim ve ittirdim. Yüz ifademe gülmekle meşgulken tekrar gözlerimi devirmekten kendimi alamamıştım.

"Seni sapık. Ben üstümü değiştirmeye gidiyorum." Siyah pantolon ve bir üst aldıktan sonra banyoya ilerledim. Orada giyinip rutin işlerimi hallettikten sonra çıktım ve duvara yaslanmış beni bekleyen Jungkook'a baktım. Birlikte merdivenlerden inerken dün düşünmediğim konuyu düşünüyordum. Abim Rosé'ye burada kalmasını söylemiş ve bir şekilde ikna etmişti. Yine de bu abimin sinirleneceği gerçeğini değiştirmiyordu.

Masada kahvaltı yapan abim ve Rosé ile göz göze geldiğimde derin bir nefes aldım. Abimin gözleri arkamdan gelen Jungkook'a takıldığında şaşırmıştı.

"Sen ne ara geldin lan?" Jungkook'a baktığımda hiç endişeli olmadığını görmüştüm.

"Dün gece Lisa'nın penceresinden içeri girdim ve birlikte uyuduk." Abimin alnındaki damar belirginleştiğinde yutkundum.

"İyi yapmışsın Jungkook. Sevgili olmak bunu gerektirir sonuçta değil mi Jimin?" Diyen Rosé'ye bakmıyordu bile abim. Odağı Jungkook'tu.

"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?" Dedikten sonra ayağa kalkan abimle birlikte dudaklarımı kemirmeye başlamıştım.

"Ne demek gece gece kardeşimin penceresinden odasına girmek? Üstüne üstlük gece onunla uyumak? Nereden geliyor bu cesaret biraz anlatsana aslanım." Abim yarı bağırır yarı sakin bir halde konuşmaya devam ederken Rosé her an müdahale etmek için hazırda bekliyordu.

"Jimin, sence biraz abartmıyor musun?" Dedi Jungkook.

"Pencere ne beynine sıçtığım? Kapıdan girmeyi bilmiyor musun sen?!"

"Sanki kapıdan girmek istesem alacak mıydın?" Abim keskin bir ifadeye büründü.

"Hayır."

"Yeter Jimin. Madem sana göre Jungkook'un bu yaptığı yanlış, neden dün gece kalmam için ısrar ettin? Bu yanlış değil mi?" Rosé de sinirle abimin karşısına geçtiğinde abim biraz olsun sakinleşmiş gibiydi. Rosé gerçekten sonuna kadar haklıydı.

"Rosé, sen bunu anlamıyorsun-"

"Neden anlamayacakmışım Jimin? Sen beni özlediğin istediğin zaman kalmamı istiyorsun ama Jungkook Lisa'yla kaldı diye olay çıkartıyorsun. Dün konuştuğumuz her şeyi unut, sen değişmezsin." Rosé bir anda kapıya doğru yürüdüğünde şaşkınlıkla onlara bakıyordum. Abim ise peşinden gidip yetişmeye çalışmıştı.

𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin