5.Bölüm

1.2K 89 35
                                    

Jimin'in Anlatımıyla

Güneşin bile içimdeki öfkeden daha sıcak olduğunu sanmıyordum. Karşımda benim ve arkadaşlarımın günlerce emek verdiği özel tasarım silâhlarımızla pişkin pişkin suratıma bakan Sehun ortamı sorgulamama neden oldu.

Onun burada ne işi vardı?

Kai ile ne zamandır iş birliği yapıyordu ki?

Tamam zaten Sehun bizden haz etmezdi. Aynı şekilde bizde ondan ama Kai ve Sehun'un beraber olup karşımda benim silahlarımla Kai'nin eski deposunda duruyor olması beni şaşırtmıştı. Bunu onlara yansıtmadan gözlerimdeki şaşkınlığın geçmesini sağladım ve dişlerimi ses çıkacak kadar birbirine bastırdım. Nefesim gördüğüm manzaradan dolayı sıklaşırken daha sakin tepkiler göstermem gerektiği için gözlerimi kısa bir an kapattım ve yavaşça açtım.

Kai sonunda şaşkınlığı üstünden atıp bana hitaben konuştu.
"Aslında seni biraz daha geç bekliyordum tahminimden erken geldin." dedi.

Sinirimin katlanmasına engel olamamıştım.
"Hâlâ bir piçsin Kai. Yaptığın işi tek başına halledemiyorsun, yanına illa senin gibi bir piç gerek." dedim gözlerim Sehun'un üzerinde dolanırken.

Seyhun laflarım üzerine duygudan yoksun bir şekilde güldü.
"Hadi ama Jimin, eskiye dayanan dostluğumuzu ne çabuk unuttun." Sahte bir hüzün yerleştirdi yüzüne. "Ah, affedersin düşmanlık diyecektim dilim sürçtü." deyip sırıtmaya başladı.

Ona bakmayı kestim ve Kai'ye döndüm.
"Ne zamandır senin yerine köpeklerin konuşuyor?" dedim. Sehun'un yüzündeki sırıtma silinirken bir adım attı bana doğru ama Kai elini kaldırdığında durmak zorunda kaldı.
Ona bakıp hafifçe sırıttım. Ellerimi iki yana açıp bir sağa bir sola baktım.
"Vay canına, ne o Sehun? Yoksa beni mi döveceksin."
Arkamdaki çocuklara baktım ve onlarda benimle beraber gülmeye başlarken gür bir kahkaha attım. Bir anda ciddileşip tekrar gözlerimi ona çevirdim.
"En son bunu denediğinde yüzünü tanınmayacak hale getirmiştim. İstersen bunu tekrar yapabiliriz. İnan bu benim hoşuma gider." dedim.

Onlara doğru bir adım atmamla beraber Kai ve Sehun'un yanında duran adamlar silahlarına atıldılar. Onların bu çabaları beni içten içe güldürürken yüzümü sabit tuttum.

"Cık cık cık." Diyerek kafamı iki yana salladım gülerek. "Come down beyler." deyip sırıtmaya başladım. Bizimkiler çoktan silahlarını çıkarıp onlara doğrultmuşlardı.
Sayıca onlardan fazla olmamız bize büyük avantaj sağlarken elimdeki silahı Kai'ye doğrulttum.

"Bence bunu yapmak istemezsin değil mi Kai?" dedim.
Kai masadan bir iki adım uzaklaşırken Sehun da yavaşça Kai'ye doğru kaydı. Sehun'un yüzünde anlam veremediğim bir rahatlık olması sinirlerimi bozarken bizi ciddiye almadığını düşündüm ki Kai'nin bile bu kadar korktuğunu görürken onun bu sakinliğinin bizi ciddiye almamasından kaynaklanmadığını anladım. Başka bir durum vardı ve bu bariz belliydi.

Jin hyunga baktığımda ne demek istediğimi anladı ve hızlıca masaya ilerleyerek silahları çantaya doldurmaya başladı.

Jin hyung silahları doldururken Kai konuşmaya başladı.
"Bunun burda bitmeyeceğini biliyorsun değil mi Jimin?" dedi.

Hafifçe ona yaklaştım ve gözlerinin içine baktım.
"Senden korkmadığımı ne zaman anlayacak o kalın kafan? Beni bu basit tehditlerinle korkutamazsın Kai. Bu çabaların seni zavallı gibi gösteriyor." dedim.

Bu onu sinirlendirmiş olmalı ki dişlerini sıkmaya başladı ama bu hiç umrumda değildi. Tek istediğim günlerce uğraştığımız silahlarımızı bir an önce almaktı. Jin hyunga baktığımda silahlar doldurduğunu ve çantanın fermuarını çektiğini gördüm. Yavaşça yanımıza geldi ve durdu.
"Hepsi eksiksiz burada." diyip çantayı gösterdi. Başımı sallayıp onu onayladım ve tekrar Kai'ye döndüm.
"Emin ol benimde seninle işim bitmedi piç kurusu." deyip arkamı döndüm ve çocuklara çıkışı işaret ettim. Hep beraber çıkışa doğru ilerlerken bir anda durdum ve arkamı dönüp Sehun ve Kai'ye baktım. Çocuklar çoktan çıkmışlardı. Sehun ve Kai'ye doğru bir adım attım ve sırıttım.
"Birbirinize o kadar yakışmışsınız ki sizi yan yana görmek beni mutlu etti." dedim ve kafamı iki yana sallayıp tekrar arkamı döndüm tam adım atacaktım ki Sehun'un sesi durmama neden oldu.
"Sen ve bu kibirli hallerin Jimin." Dedikten sonra iç çekti. "Beni mest ediyor doğrusu." dedi.
Cevap vermeden tekrar hareket edecekken tekrar konuşmasıyla bu sefer onlara doğru döndüm.
"Kibir yapamadığın tek konu kardeşin ve o güzel sevgilin öyle değil mi?" dedi.

𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin