3.Bölüm

1.6K 114 8
                                    

Sabah çalan alarm ile doğrulup gözlerimi ovuşturdum. Gece yine kabus görmüştüm, çığlık atarak uyanmamıştım ama uyumakta fazla zorluk çekmiştim. Yine uykusuzluk içinde kalktım ve rutin işlerimi halletim. Yatağımı toplayıp üstüme siyah tayt ve siyah sweet geçirdim. Bugün cumartesiydi, parti günüydü. Haftasonu olduğundan da okul yoktu ama kızlarla erkenden gidip kıyafetlerimizi almalı ve hazırlanmalıydık. Kıyafetlerimizi çoktan seçmiştik, sadece düzeltilmeleri için terziye götürmüştük. Saçlarımı sıkıca bağlayıp kahküllerimi düzelttim. Telefonuma gelen mesajla telefonumu elime aldım.

Jennie:
Lisa, yine neredesin kızım sen? Seni bekliyoruz.

Jennie'nin mesajıyla panik olmuştum. Hızla merdivenlerden inip ayakkabımı giymeye başladım. Jennie benim sürekli geç kalmam konusunda çok katıydı. Kapıyı kapattım ve kızların beni beklediklerini gördüm.

"Seni boğacağım bir gün Lisa, saatlerdir seni bekliyoruz." Jennie konuşurken vakit kaybetmeden yürümeye başlamıştık.

"Abartma Jen, alt tarafı on dakikadır bekliyoruz." Dedi Jisoo gözlerini büyütüp Jennie'ye bakarken.

"Jisoo, sen de boğulmak istiyorsun bence?" Jisoo ağzına hayali bir fermuar çekti ve sessizce ilerlemeye devam ettik.

Kıyafetlerimizi alıp eve geldiğimizde kapıyı açtım. Kızlarla birlikte bizde hazırlanacaktık. Saate baktığımda erken olduğunu gördüm. Tahminimizden hızlı gidip gelmiştik. Belki kızlarla bir film izleyebilirdik o sürede. Torbaları kenara bırakıp ayakkabılarımı çıkarırken abimin hazır bir şekilde olduğunu gördüm. Ceketini giyiyordu. Nereye gidiyor olabilirdi ki?

"Abi? Nereye gidiyorsun?" Abim bize şaşkınlıkla baktı. Geldiğimizi fark etmemişti anlaşılan.

"Siz neden bu kadar erken geldiniz?" Kaşlarımı çattım.

"İşimiz erken bitti. Sen nereye Jimin?" Rosé'nin sorusuna başımı salladım.

"Çocuklarla buluşacağız." Rosé ile birbirimize baktık. Abim hafta sonu ve erken bir saatte asla buluşma yapmazdı. Abim yanımızdan geçip yürümeye başladı.

"Size iyi eğlenceler."

"Sana da abi." Abim arabasının yanından geçip gitti. Sanırım Jungkook'un arabasıyla gidecekti.

"Kızlar, siz gerçekten de buna inandınız mı?" Rosé fısıldarken kafamı olumsuz anlamda salladım. Tabiki de inanmamıştım.

"Sanırım onu takip etmemiz gerekecek." Dedi ve ilerlemeye başladı.

"Bu çok kötü bir fikir!" Diye sessizce bağırdım.

"Lisa, çabuk buraya gel ve sessiz ol." Rosé sinirle söylendiğinde onları takip etmeye başladım. Abim diğer çocuklarla buluştuğunda Rosé taksiyi aradı. Taksi onlar gitmeden geldiğinde fark ettirmeden bindik ve taksiciye beklemesini söyledik. Taksici ikide bir bizi bekleyeceğine başka müşteri alabileceğini söylüyordu. Camdan dışarı bakarken abimin sınıfından bir çocuk gördüm. Ardından taksi ilerlemeye başladığında abimlerin gittiğini gördüm.

Uzun sayılacak bir yolculuktan sonra ormana benzer tenha bir yere gelmiştik. Anlayamıyordum, abimlerin burada ne işi olabilirdi ki? Onlar indiklerinde bizde sessizce indik. Bilerek onların biraz uzağında inmiştik. Saklanıp onları izlemeye çalışırken kızlar bir türlü sessiz olamıyorlardı.

"Jisoo, ayağıma basıyorsun salak!" Jennie acıyla söylendiğinde onları umursamadım. Abimlerle birlikte gördüğüm o çocuk da gelmişti. Şaşkınlıkla bakakalırken çocuk yürüyerek geldiği yoldan geri gitmeye başladı. Ne konuşmuş olabilirlerdi ki?

𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin