Gözlerimin odağı abim olurken dudaklarım hafif aralanmıştı. Abimin vereceği tepki için endişeliydim ancak Jungkook'un amacını henüz anlamış değildim. Birbirimizi görmezlikten gelmemizi söylemişti. Peki şimdi neden abime bunu söylüyordu ki?
"Ne!" Abim hızla ayağa fırlayarak bir bana bir Jungkook'a baktığı sırada dudaklarımı kemirmekle meşguldüm.
"Ne duyduysan o." Jungkook'un hala kendinden emin bir şekilde dikilmesi abimi daha fazla sinirlendirmişti.
"O zaman sen bunu hakettin!" Diyerek Jungkook'un yüzüne yumruk atmasıyla birlikte anında ayağa kalkarak çığlık attım. Yoongi abi ve Hoseok abi onları ayırmaya çalışırken ellerimi ağzıma kapatmış bir şekilde onları izliyordum şokla. Bu bir kavga sayılmazdı, çünkü Jungkook karşılık bile vermiyordu. En sonunda aradan sıvışarak abimin önünde durduğumda abim hızla yumruğunu indirdi.
"Lisa çekil önümden." Kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ettim.
"Sen ne yapıyorsun abi! Kendine gel!" Sinirli bir şekilde dudaklarını yalayarak Jungkook'tan gözlerini çekip bana baktı.
"Sana tek bir soru soracağım. Sende onu seviyor musun?" Bakışlarımı kaçırıp yere baktığım sırada abim anlamıştı bile.
"Evet." Dedim anlık bir cesaretle. Abim hala sinirini atamamış bir şekilde başını salladı. Ağır ağır arkamı dönerek Jungkook'un gözlerine kilitledim bakışlarımı. O an artık aşkımdan utanmayı bırakmıştım, kabul etmemeye çalışmayı bırakmıştım. Onu seviyordum. Hayır, ona aşıktım. Gelişiyle başlamış olsa da zor günler, bu zor günlere değmişti. Görmezden gelmemi istemiş olabilirdi ancak ben bunu onaylayan bir mırıltı bile çıkarmamıştım. İkimiz de birbirimizi sevdiğimize göre başka engel olamazdı önümüzde. Artık iki yabancı değil, biz olacaktık.
Abim koltuğa oturup Jungkook'a bakmaya devam etti.
"Eğer bir gün sevgili olacaksanız sadece onu üzme." Dolu gözlerimin arasından güldüm. Bu aralar gerçekten fazla sulu göz olmuştum iyice. Her söze her harekete ağlar olmuştum.
"Lisa'yı birinin sevebileceğini veya onun sevebileceğini hiç düşünmemiştim ama filmlerdeki gibi. Çok sinir bozucu. Şuan sadece Lisa'ya aşık olduğu için Jungkook'u saatlerce dövebilirim." Herkes gülümserken ben ise Jungkook'a bakıyordum. Mutfağa doğru yürüdüğünü gördüğüm anda yerimden kalkıp peşinden koştum. Su doldurup içerken bende mutfaktaki küçük ilk yardım kutusunu alıp yanına ilerledim. Elindeki bardağı tezgaha bırakıp bana ve elimdeki kutuya bir bakış attıktan sonra yanımdan geçip gitmek için harekette bulunduğunda elinden tutarak gitmesini engelledim. Onun bu tavırlarını hala anlamış değildim.
"Jungkook senin gerçekten neyin var tanrı aşkına? Daha bir hafta önce bana beni görmezden geleceğini söyledin. Şimdi de durmuş abime bana aşık olduğunu söylüyorsun. Gerçekten anlamıyorum." Jungkook dudaklarını yaladıktan sonra tezgaha yaslandı.
"Evet, görmezden gelmeye çalıştım. Çünkü beni affetmeyeceğini biliyorum. Abin ise çoktan seni sevdiğimi tahmin etmişti bile. Siz kaçırıldıktan sonra bendeki duygu değişimlerini fark etti. Tahminlerini doğruladım sadece." Gözünün altındaki çiziği incelerken kutuyu açtım.
"Ben seni çoktan affettim Jungkook." Dedikten sonra ilgilendiğim yaranın üstüne yara bandı yapıştırdım.
"Ne?" Jungkook oldukça şaşırmış gözüküyordu. Aslında benim asıl kırgınlığım abimeydi. Biz Jungkook'la hislerimizi görmezden gelmiştik. Kabul etmektense reddetmeyi seçmiştik. Bu zaman kadar birbirimize yabancı gibi davranmıştık. Onun söylememesini bu nedenden dolayı anlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°
Fanfiction*Liskook Ağırlıklı* Çok küçükken travma yaşamış olan Lisa, üç çocukluk arkadaşı ve abisi Jimin'in arkadaş grubuyla takılarak kabuslarını unutmaya çalışır. Bu gruba sonradan dahil olan Jungkook ile karışan olaylar, ciddi bir hal alır. #Shiplerimiz# ...