Rosé ile birlikte anında Jennie'nin yanına koşup kollarından destek olarak kaldırırken Jennie'yi ilk kez bu kadar yıkılmış bir halde görüyordum. O genelde güçsüz olduğunu göstermek istemezdi. Her zaman güçlü görünürdü. Şimdi ise.. gerçekten tanımlayamıyordum. Arkadaşımı bu halde görmek beni de oldukça üzüyordu. Önüne geçip ellerimle gözyaşlarını sildim.
"Jennie tamam, gerçekten inandın mı? Taehyung senden başkasını sevemez. Er yada geç döneceği kişi sensin." Diyerek sakinleştirmeye çalıştım.
"Evet Jennie. Sen de buna inandıysan bir şey demiyorum. Sen Taehyung'a dediklerinde ciddi miydin? Değildin. Bir hafta sonra geri döndün ona. Ona da kafasını toplaması için zaman vermelisin." Dedikten sonra Jennie'ye sarıldı Rosé. Jennie ağlamasını biraz olsun durdurduktan sonra bize baktı.
"En kötüsü ne biliyor musunuz? Haklı. O sinirle söylemediğim şey kalmadı. Onu çok üzdüm, hemde çok. Ben olsam bende kendimi istemezdim." Dudaklarımı birbirine bastırarak elinden tuttum ve yukarı çıkartmaya başladım. Onu odama götürürken Rosé'ye işaret yaparak bildirmiştim.
"Bak güzellik, şimdi bunları düşünme tamam mı? Biraz dinlenmelisin. Biz aşağıdayız zaten, sadece düşüncelerinle rahat rahat baş başa kal ve biraz uyumaya çalış. Seni seviyorum." Diyerek alnına öpücük kondurdum. Jennie ise bana sarılmıştı.
"Beni gerçekten istemiyor olabilir mi Lisa?" Ona sıkıca sarıldım.
"Bunun imkanı yok Jennie. Eğer öyle olsaydı uzak durmaya çalıştığınız zaman senden vazgeçerdi. O sana aşık. Sadece kırgın, o kadar. Eninde sonunda kırgınlığı azalınca geri gelecektir eminim." Jennie burnunu çekerek yatağıma ilerlerken bir anda durup arkasını döndü ve bana baktı.
"Teşekkür ederim Lisa, beni anlayan tek kişiler kızlar ve sensin. Yinede, keşke o sözleri söylemeseydim. O kadar pişmanım ki. O bu zamana kadar benim peşimden koşup bir kere bile pes etmemişken, ona şans vermeye karar verdiğim zaman yüzünde güller açmışken ona neler söyledim. O bunları hak etmedi Lisa. Özellikle sevdiği kızdan duymayı hiç hak etmedi." Diyerek yüksek sesle tekrar ağlamaya başladı. Yatağıma oturup gözyaşlarını sildikten sonra konuştu.
"Ama bunu böyle bırakmayacağım. Şimdi de ben onun peşinden koşacağım, beni affedene kadar." Gülümseyerek elini tutup sıktım.
"Siz birbirinize aşıksınız, başka kimseyle isteseniz de olamazsınız. Dönüp dolaşıp geleceğiniz yer yine birbirinizin kalbi olacak." Dedikten sonra ona uzaktan öpücük atarak kapıyı kapattım ve çıktım. İyi olacağına inanıyordum.
Aşağı indiğimde herkes beklenti dolu bakışlarını bana çevirmişti.
"Dinlenmesini söyledim, biraz yalnız kalması daha iyi olacak."
"Taehyung'un böyle bir şey yapabildiğine hala inanamıyorum. Kız resmen yıkıldı." Dedi Rosé dalgın bir sesle.
"Jennie de haklı sayılmaz. Çocuğa öyle sözler söyledi ki kim olsa aynı tepkiyi verirdi. Sen kızın peşinden aylarca koş sonra böyle sözler duy." Diye homurdandı abim. Rosé keskin bakışlarını ona çevirdi.
"Onun için kolay mı sanıyorsun? Annesi intihar etti, babası onu bir kez bile aramadı. Ben olsam bende aynı olurdum." Abim güldü.
"Dünyada ondan daha kötülerini yaşayanlar da var Rosé. Zor şeyler yaşamış olması Taehyung'a öyle şeyler diyebileceği hakkını vermiyor. Bu onun sorunu, Taehyung onun kişisel sorunları yüzünden bunları duymayı hak etmedi."
"İkisi de haksız ben haklıyım kesin şunu. Jennie bir hata yaptı hem de büyük bir hata. Ama Taehyung da ona aynı şekilde karşılık vererek haklı durumundan düştü. Ayrıca Jennie ve Taehyung konusu üzerinden birbirinizle tartışmayı bırakın. Tartışmak için konu arıyorsunuz resmen ya." Yoongi abi otoritesini göstererek herkesi susturduğunda gülümsedim. Abim ve Rosé ise birbirlerine bakmakla meşguldüler. Er geç onlar da barışacaktı biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°
Fanfiction*Liskook Ağırlıklı* Çok küçükken travma yaşamış olan Lisa, üç çocukluk arkadaşı ve abisi Jimin'in arkadaş grubuyla takılarak kabuslarını unutmaya çalışır. Bu gruba sonradan dahil olan Jungkook ile karışan olaylar, ciddi bir hal alır. #Shiplerimiz# ...