Oturduğum yerden hızla kalkarak birikmiş öfkemi yanımdaki duvara vurarak çıkardım. Hangi orospu çocuğu onu kaçırmıştı bilmiyordum ancak ona bedelini fazla fazla ödetecektim. Benim sevdiğim kızı kaçırmanın ne demek olduğunu gösterecektim.
Mesajdaki konumu aklımda tutarak arabama bindim. Diğerleri beni şuan Lisa'yı arıyor olarak biliyorlardı. Mesajda da dediği gibi oraya tek başıma gidecektim. Ben ona yeter de artardım tek kişi olarak. Diğer yandan ise Jimin'in durumu hala değişkenlik göstermemişti. Uyanma durumunda yanında olmaları gerekiyordu. İçten içe bu halime güldüm. Filmlerdeki sevdiği kızı kurtarmaya salak gibi tek başına giden karakterler gibi davranıyordum. İnsan yaşamadan anlayamıyordu. Lisa yerinde herhangi bir kız orada olsaydı bu kadar delirip yanına ulaşmak için her şeyi yapmazdım. Ancak o Lalisa Manoban'dı. Sevdiğim ve seveceğim tek kız, aşık olduğum kişi.
O yere ulaştığımda saniye bile kaybetmeden hızla içeri girmiştim. Onun iyi olduğunu görmek istiyordum. İyi olduğunu görmek bile beni bu çılgın halimden biraz olsun kurtarabilirdi.
"Jeon Jungkook, öyle değil mi?" Arkamda duran adama baktım. Yanında iki adamla birlikte karşımda dikiliyordu. Yumruklarımı sıkarak başımı iki yana bastırdım.
"Lisa nerede?" Adam birden güldüğünde sinirimi kontrol altına almaya çalışmakla meşguldum.
"Birinin o sürtüğü böylesine önemseyeceğini düşünmezdim. Jimin haricinde." Onunla böyle konuşmasına izin veremezdim.
"SENİ OROSPU ÇOCUĞU!" Diyerek üstüne atlayacakken kollarımdan tutan korumaya tüm gücümle kafa attım. Koruma yere yığılırken bir diğerine yumruğumu geçirerek sendelemesine sebep olmuştum. Daha sonra kollarımdan tutup beni engellemeyi başaran sayıca fazla olan adamlara bakıp karşımdaki şerefsize odaklandım.
"ADAMLARIN OLMADAN GELSENE SENİ PİÇ!" O ise takdir edercesine başını sallıyordu.
"İyi dövüşüyorsun ama onu böyle kurtaramazsın." Tam ona küfür etmek üzereyken eliyle birilerine işaret vermişti.
"Sehun, Kai!" Sehun ve Kai ikilisi adamın iki yanında durup bana aşağılayıcı bakışlar atmaya başladılar. Bu iki amele sümüğü kendilerini ne sanıyorlardı!
"Sehun ve Kai'yi tanıyorsundur. Kızları kaçıran kişiler." Tüm nefretimin yansıdığı gözlerimi ikisine çevirdim.
"HANİ BİZE YARDIM ETMİŞTİN LAN SEN!" Diye bağırdım Sehun'a doğru.
"Kızları kurtarmanıza ettiğim yardımı mı diyorsun? İnanmış olmanız çok gülünçtü." Öfkeyle güldüm. İnansaydık yanında birilerini bırakmazdık zaten ama şimdi bu alçağa bunu anlatamazdım.
"Yeter bu kadarı. Sehun ve Kai benim için çalışıyorlar. Son zamanlarda ortaya Bangtan diye bir çetenin çıktığını söylediler. En ilginci ise aynı zamanda kızım Lisa'nın sevgilisi olman." Bir anda donup kalarak ona baktım. Bu pislik gerçekten Lisa'nın babası mıydı? Kızı hakkında nasıl böyle konuşabilip kaçırıyordu?
"Kendi kızını neden kaçırdın pezevenk!"
"Ah seni yakışıklı çocuk, burnunu bu tür şeylere sokman senin sonun olur. O kız asla benim kızım olmadı, omzuma binip yok olmadan kalkmayacak bir yüktü sadece." Konuşmama izin vermeden bana yaklaştı ve konuşmaya devam etti. Sinirden titriyordum.
"Liderinizi vurmak benim için bir zevkti, seni buraya getirtmek de öyle. İkisi gitti beşi kaldı. Aslına bakarsan kızım olacak o sürtüğe teşekkür etmeliyim. Sonunda bir işe yaradı ve buraya gelmene sebep oldu." Derken adamlarına işaret verdiğinde yüzüme ağır bir yumruk yemiştim. Ona küfürlerimi saydırırken o ise bundan keyif alıyor gibiydi. Sadece Lisa'ya dedikleri için onu öldürebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚘𝚗 𝚂𝚘𝚞𝚏𝚏𝚕𝚎 | 𝙻𝚒𝚜𝚔𝚘𝚘𝚔°
Fanfiction*Liskook Ağırlıklı* Çok küçükken travma yaşamış olan Lisa, üç çocukluk arkadaşı ve abisi Jimin'in arkadaş grubuyla takılarak kabuslarını unutmaya çalışır. Bu gruba sonradan dahil olan Jungkook ile karışan olaylar, ciddi bir hal alır. #Shiplerimiz# ...