Bölüm 31; Diyecek Ne Var ki Şimdi?

58 7 126
                                    


Bölüm 31

Nedir bu çocuk inadı bizdeki? Yaşam kazanır mı kırdığı kalpleri geri? Bir şans vardır elbet yeni bir başlangıç için...

| Diyecek ne var ki şimdi?|

Kafamda duygularımın birbirine girme ihtimalinden sonra ne olacağını düşünerek yürümek, soğuk havayı ortadan kaldırıyordu. Ardı sıra koyduğum sebep sonuç ilişkileri ne kadar sağlıklıydı, bana ne gibi bir fayda sağlardı bunu kestiremiyordum. Fakat soğuğa karşı hiç yokmuş gibi bir tavır takınmak, onu düşüncelerimden mahrum tutmak bir nebze de üşümemi engelliyordu.

Belgeleri ne yolla ulaştırmam gerektiğini düşünüyordum. Bunca zaman defalarca kez dek gelmiş olabileceğim Beyefendi'nin evini öğrenmeli, hem ona bu belgeleri vermeli hem de aramızdaki bu garip arkadaşlığın gizine son vermeliydim belki de.

Böyle bir yolu seçseydim ve onun kapısının önüne dikilseydim beni gördüğünde vereceği tepki ne olurdu? Bozuntuya vermeden bana sıradan bir komşu muamelesi mi gösterirdi Beyefendi olduğuna işaret okların yön değiştirmesi adına? Yoksa mektup arkadaşlığımızda bunca zamana dek hep sakladığı kimliğini kabul mü ederdi? Saklanmak da bir nevi yalandır ya, onun saklanması da son bulduğunda amatör mü yoksa profesyonel bir yalancı mı karşılardı beni?

Tutunmayı beceremediği söylediği dallar bir yalan mıdır? Ne de olsa bir öğretmene öğretmesi gerektiği bir şeyi gösterdiğinde onu durduramazsın, onu kanına bu şekilde dokunabilirsin. Belki Beyefendi bunu bilecek ve bunu kullanacak kadar profesyoneldir.

Af dilerken veya kendisini affetmemi söylerken ne yapmaya çalışıyordur? Bir çeşit manipülasyon mudur bu yaptığı? Ne de olsa...

Geniş sokağımın tabelasını görünce idrak ettim ne düşündüğümü. Nelere ihtimal verdiğimi, zihnimi nelerle kirlettiğimi... İlk kendimden utandım, tabelayı arkamda bırakırken de kızıverdim düşüncelere. Böyle kötü vesveseleri nasıl olur da içimde barındırdığımım düşünmeye başladım bu sefer de. Ta ki sağ omzuma birinin işaret parmağıyla dokunduğunu hissedene kadar...

" Nasılsın?" diyerek arkamdan yanıma geçti bu elin sahibi. Yanıma geçenin Hasan olduğunu görünce aklımda dönüp duranlardan sıyrılarak gülümsemeye çalıştım.

Hasan mahallenin "genç"lerinden, bitirdiği okulundan sonra henüz mesleğine kavuşamamış fakat neredeyse benimle aynı yaşı taşıyan güleç bir adam... Onunla birkaç kez Macide Teyze ile çıktığımız tren garı ziyaretlerinde karşılaşmıştık. Macide Teyze'yi sevenin bir tek ben olmadığımı söylemişti karşılaştığımız ilk gün. Bozulduğumu zannettiğindeyse söylediklerinin yalnızca şaka olduğunu söylemişti.

" Korkuttuysam kusura bakma."

" Yok, dalmıştım o yüzden irkildim. Sen nasılsın?"

Ellerini ceplerinden çıkartıp birkaç kez ovuştururken iyi olduğunu söyledi. Söylediği son sözlerden sonra yarım dakika kadar bir sessizlik oluştu aramızda.

" Şey diyecektim ben, belki duymuşsundur, gazete işini. Yapabileceğin ya da yapmak istediğin bir şey olursa katkılarına açığız."

" Duydum, duydum da biraz geç söyledin sanki. Kâmil Amca senden daha erkenci davrandı."

Gülerek karşılık verdi onun mizacında verdiğim cevaba. Başını salladı ve tekrar ceplerine götürdü ellerini.

" Kusura bakma, haklısın daha erken söylemeliydik. Sonuçta tüm mahallelinin haberi var ama senin yok. Kesinlikle haklısın. "

Balkon Mektupları [ Final ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin