Bölüm 15; Tablodan Fırlayan Paslı Raylar

86 9 183
                                    

 Polenlerinize karışınca polenlerim aynı bizim gibi farklı kılınır akşamsefaları. Söyleseniz ya siz onlara, taklit etmeseler arkadaşlığımızı...

| Tablodan Fırlayan Paslı Raylar |

Kızıl gelinin son ışıkları yeryüzünü kırmızıya boğduktan sonra gelin, bohçasıyla beraber öteye çekildi. Saatler öncesinde her bir zerresi çıplak gözle görülebilen yeryüzü şimdi karanlıktan ötürü göz gözü göremeyecek hale geldi.

Ay birkaç gün önce olduğundan daha küçük, yeryüzünün tamamını gelinden ödünç aldığı ışıkla aydınlatmaya gücü yetmiyor. Yaşamın günün bir diğer evresini beklemekten şansı yok. Karanlığın hüküm sürdüğü evre bittikten bir sabah ötede kuşkusuz aydınlık geçecek tahta.

Saksının üzerindeki turuncu zarfı ancak balkonun açık ışığı ile görebiliyorum, sokak lambaları bir gün önceki elektrik kesintisinden sonra arıza yapmış olmalı. Yanmıyorlar.

Tüm bunlar arasında içimde tek bir istek var: Zarfı açmak. Aldığım bilmem kaçıncı mektubu aynı diğerleri gibi açtım, içindeki mürekkebi yine arkaya geçirmiş olan katlanmış kâğıt ellerim arsında. Kelimeler ve mektubuma cevap olan satırlar gözlerimin tam önünde.

" Parıldayan Işık'a,

Düşüncelere köle olmak, dallara tutunmayı başaramamak, hanımefendi... Şahsımın ne büyük eksikliği, öyle değil mi? Bilirim, başınızı sallamayın lütfen.

Söylediklerinizle bunları ima etmediğinizi anladığım gibi bana yardım etmeye çalıştığınızı da anlarım. Ricam odur ki yapmayınız, lütfen.

Sıraladığım lütfenler, sizi engellemez onu da bilirim. Lakin bazen eksiklerin bizi tamamladığını bilmeyiz unuturuz yahut da. Eminim ki siz dallara tutunmayı da düşüncelerin kelepçelerinden kurtulmayı da en iyi şekilde öğretirsiniz bu aciz adama. Fakat bilgiyi istemeyen bir öğrenciye ne yapabilirsiniz?

Evet, hanımefendi. Bırakın düşüncelerimin kölesi, dalların izleyicisi olayım. En çok bu yakışır bana. Gereksiz yere benim için kelimelerinizde nefesinizi harcamaya hacet yok.

Şemendiferleri izlemek sizinle, beni ne çok şereflendirirdi bir bilseniz! Lakin bunun anlamı size kim olduğumu göstermek olacaktır hanımefendi, bunu yapamam.

Sizin sevginizi parçalara ayırmaya yeltenmek olur bu. En yakın dostunuza olan sevginizi bölmenize sebep olamam ben. Yalnız, söyleyin ya bana; mektup arkadaşlığımız daha uygun olmaz mıdır?

Kızmayınız hanımefendi, gözleriniz de lütfen dolmasınlar. Bir çocuk gibisiniz siz hemen kırılır kalbiniz... Ricanızı kırmak durumunda kalmaktan başka şansım elimde olsaydı onu hemen kullanırdım. Lakin yok, hanımefendi.

Mürekkeplerimiz kahvemiz olur hanımefendi, saksılarınız içindeki akşamsefaları trenlerimiz...

Gülmem, hanımefendi ben de bilirim arkadaşlar sizin söylediğiniz gibi yaparlar. Fakat hanımefendi, bir mektupta kabul ettiğiniz arkadaşlığımız için böyle olmasın...

Ah, hanımefendi ah! Kelimelerim dolandı birbirlerine. Söylediklerim sizi kırar mı diye öyle telaşlanıyorum ki! Size zarar vermekten öyle çok korkuyorum ki!

O yüzden ne dediğimi bile bilemiyorum, ellerim de titriyor kararınca. Bir vakit mektuplarıma yanıt vermeseydiniz diye düşünüyorum, halim ne olurdu!

Güneş'i insanoğluna benzetmemin sizi üzdüğünü gördüğümde hissettiklerime tercüme olsun birileri. Zira kelimelerim yine bir araya gelemiyor...

Balkon Mektupları [ Final ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin