Her şeye, her şeye değil de yalnız Güneş'e olan uçsuz bucaksız sevginizin cellâdı olmamak için savaşanları görebilir misiniz siz? Adımlar size gelemez ya siz onlara gidemez misiniz?
| Değmez miydi dosta? |
" Kaçın öğretmenim! Öykü saymayı bitirdi!"
Sıcağın en tepede olan Güneş'e rağmen hafiflediği vakit, yeryüzündeki tüm canlılara ve de çocuklara can suyu olmuştu. Sıcak hissediliyor fakat insanın üzerinde bıkkınlık bıraktığı günlerdeki gibi tesir etmiyordu.
Ellerine birer şişe su alan çocuklar, bunları bir kenara fırlattıktan sonra oyuna başlamışlardı. Onlara eşlik eder bulmuştum kendimi. Şimdiyse birkaçı bana sesleniyor, ebe olarak seçilen arkadaşlarının saymayı bitirdiğini ve benim kaçmam gerektiğini söylüyorlardı.
Onlarla birlikte ebeden kaçıyor ve kendimi fazla kaptırdığımı anladığım an çevreme utanç dolu ifadelerle baktıktan sonra içimdeki kız çocuğunun bu oyun sevdasını dizginlemesine yardımcı oluyordum. Lakin çok geçmeden elime aldığım dizginler avucumdan kayıp gidiyor ve bir kez daha adeta bir çocuğa dönüştüğümü fark edene dek tadını çıkartarak oyuna devam ediyordum.
Yine böyle daldığım bir anda sırtımda bir el hissettim. Sırtıma değen el hemen ardında duyduğum ses ile geri çekildi.
" Elim sizde öğretmenim!"
***
Bahçe duvarının demirli kısmından sarkan gül dalları arıların uğrak yeriydi. Renk renk güllerin üzerlerine konuyor, biraz oyalanıyor yahut da yaprakların arasına gizleniyorlardı.
Bu yüzden çocuklar güllere yaklaşmaktan çekiniyor, duvara yaslanarak oturmayı arıların azaldığı vakte saklıyorlardı. Bu nedenledir ki her zamanki gibi duvar dibine oturmamış, duvarın az ötesinde ayakta dinleniyorduk.
Hepsi az da olsa terlemiş, çokça yorulsalar da bunu hissetmeyecek raddede neşeliydiler. Aralarındaki ufak sohbet de onların neşesini bana dokunduruyordu.
" Tatil bitmek bilmiyor," dedi bir kız çocuğu. Bu sırada da ufakça elini kendine yelpaze yapıyordu.
" Niye bitsin ki? Ne güzel her gün oyun oynuyoruz!"
Kız çocuğuna veya ona karşılık veren oğlan çocuğuna katılanların bir kısmı aynı onlar gibi heyecanla bir kısmı ise nefes nefese kalmış olduklarından halsizce destekliyorlardı. Onların bu haline gülünce içlerinden birine yakalanmış bulundum.
Küçük oğlanın gözleri benimkilere takılı kalmıştı. Bakıyor bakıyor ve o yalnızca bakıyordu. Bir şey anlatmaya çalışır gibi değil aksine bir şeyler anlamaya çalışıyordu. Sanki bu büyük dünya hiçbir şeydi, benim gözlerimden anlamaya çalıştığı şeyin yanında. O denli umutla bakıyordu, o denli yardım etmeye ve öğrenmeye hazır bakıyordu.
Minik gözler o sanki bir dünya oluverdi. İçinde iyiliği, sevgiyi, parıldayan tüm ışıkları barındıran bir dünya...
Ardından her biri meşgul oldukları işten ayrılıp bana baktı. Daha fazla gülümsememize sebebiyet verecekmiş gibi bakan bu gözleri görmeyen insanlara gitti aklım. Gözlerinde nice dünyaları taşıyan minik zihinlerden uzak bir yaşamın kahramanlarıydı onlar ve ne yazıktı öyle insanlara!
Çocuklar, benim onlara bakmama devam ettiğimden ve bakışlarımın epey dalgın olmasından ötürü konuşmalarına devam etmediler. Yalnız içlerinden biri, o küçük oğlan çocuğu, birkaç adım atarak bana yaklaştı. Şimdi, çocuklar benimle birlikte oğlan çocuğuna da dikmişlerdi gözlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balkon Mektupları [ Final ]
Romance" Eğer elimde olsaydı, sizin için günbatımını sonsuz kılardım. "