"Sadece yanında olmak istedim." demişti Yusuf. Yanımda olmak istemişti. Kalbim deli gibi çarparken dudaklarımın arasından belli belirsiz "Nasıl?" sorusu çıkmıştı. Sadece ben duyduğumu düşünmüştüm ama Yusuf'la son derece yakın olduğumuzdan dolayı o da duymuştu."Sen beni bu akşam neden davet ettin?" dedi bir kaşını havalandırarak.
Yutkundum. Hareketlerimi kontrol edemiyordum artık. Yusuf gözlerini bir an olsun benim gözlerimden ayırmamasına rağmen ben süreklilikle ona bakamıyordum. Sürekli gözlerimi kaçırmaya devam ediyordum.
Gözleri üzerimdeyken biraz daha yaklaştı bana, başını eğdi yüzüme doğru. "Sorunun cevabı benim sorduğum sorunun altında gizli. Söylesene sen beni neden davet ettin?"
Kalbimin sesini duyabiliyor muydu acaba? Ya da tenimde hissettiğim sıcaklığın yüzüme vurmuş halini görebiliyor muydu?
Israrcı bakışları benden bir cevap almadan geri çekilmeyecekmiş gibiydi.
"Iı, ben sadece bizimle ol istedim." diyebildim zorlukla.
"Yanında olmamı istedin." dedi beklentiyle bana bakarak. Onu onaylamamı istercesine baktı bana. Onaylayacağımdan da emindi aslında bakışları.
Kendinden çok emin gibiydi.Başımı salladım usul usul. Anında yüzü güldü. Tebessümle baktı, baktı, baktı. Ben bakamasam da.
"Lanet olsun. Yarın icaba çağırdılar beni." diye sitemle bağırarak mutfaktan içeri girdi Feyza.
Ben Feyza'nın sesini duymamla telaşla geri çekildim.Feyza'ya dönüp baktığımda şaşkınlıkla bize baktığını gördüm. Ne yapacağımı bilemeyerek ocaktaki çaydanlığa yöneldim. Çaydanlığı tam alacağım sırada Yusuf benden önce davrandı.
Gülerek bana bakıp "Sen şimdi bir yerlerini falan yakarsın." dedi çayları bardaklara doldurmaya başladı.
Feyza'nın üstümdeki bakışları beni çok daha fazla germişti. Gözleriyle Yusuf'u işaret ediyor. Kaşı gözü ayrı oynuyordu.
"Yarın işe mi gideceksin yani?" diye sordum konuyu dağıtmaya çalışarak.
"Evet." diyerek cevapladı beni.
"Ben bu çayları götüreyim. Siz gelirsiniz arkadan." dedi Yusuf. Yanından geçerken bana göz kırpmayı da ihmal etmemişti. Elindeki tepsiyle mutfaktan çıktığında Feyza hızla yanıma gelip kolumdan tuttu.
"Ne oluyor size? Hayırdır? Neydi o yakınlığınız?"
"Of Feyza, yok bir şey."
"Sakın geçiştirme beni. Gördüm kızım. Dibine kadar girmişti Yusuf ağabey. Gülümsüyordu bir de sana. Sizin aranızda bir şey mi var yoksa?"
"Yok, yani yok herhalde. Of bilmiyorum Feyza. Kalbim duracak şimdi. Bak ellerime, titriyorlar. Durduramıyorum." Çattığım kaşlarımla, büzdüğüm dudaklarımla baktım Feyza'ya.
"Sen aşık mı oldun Yusuf ağabeye?" diyerek şaşkınlıkla eliyle ağzını kapattı.
"Sessiz ol." dedim şaşkınlıktan bağıran sesine karşılık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vasiyet
Dragoste"Gidiyorsun demek." Başımı salladım. "Öyle, ha bir hafta daha kalmışım, ha iki gün kalmışım. Ne fark edecekti ki zaten? Sonunda bir gidiş mutlaka olacaktı." Sigaradan çektiği zehirli dumanı dışarı doğru üfledi. "Aklında gitmek olanı, kimse durdura...