Güzel bir günün ardından kimi evine, kimi gitmesi gereken başka bir yere gitmişti. Ama geri de bu harika gün, hiç unutamayacağım bir anı olarak kalmıştı.
İş çıkış saati yaklaşırken ben halamın yanına gitmek istedim. İş çıkışında merkezdekileri alıp köye götürüyormuş Yusuf. Bir nevi servisçilik gibi Yusuf'un yaptığı. Halamı da aldığından dolayı beraber gitmek için yola çıktık. Merkeze geldiğimizde Yusuf benimle gelmeyip araba da beklemeyi tercih etti.
Avcıoğlu Eczaneyi bulup içeri girdim. İlaçlarla ilgilenen bir kız vardı. Halam ortalarda gözükmüyordu. Kız kapının sesini duymasıyla bana döndü.
"Buyurun, hoş geldiniz." dedi güler yüzle.
Tam cevap verecektim ki halam arkadan çıkıp gelmişti. Beni gördüğü an önce bir şaşırdı ama sonra tezgahın arka tarafından çıktı.
"Asiye." diyerek yanıma gelip sarıldı bana. "Nereden çıktın sen? Tek başına mı geldin?"
"Evet, yani Yusuf da burada. İş çıkışında seni alıyormuş zaten, bizde beraber geldik o yüzden."
"Ah bir tanem benim, ne iyi yaptın. Çok sevindirdin beni. Gel otur böyle, benim az bir işim var. Onları halledeyim sonra çıkarız olur mu?"
"Olur tabii." dedim sandalyeye otururken. O tekrar tezgahın arkasına geçti. Merakla bizi izleyen kıza döndü.
"Ay sizi tanıştırmadım ben. Hale, Asiye benim yeğenim. İstanbul'dan geldi." dedi neşeyle. "Asiye, Hale de benim yardımcım." Karşılıklı gülümsedik birbirimize.
"Çok memnun oldum."
"Ben çok memnun oldum. Hoş geldiniz tekrardan."
Halamı beklerken Hale'yle derin bir sohbetin içinde bulmuştuk kendimizi. Biz dalmış konuşurken halam ne ara üzerini giyinip, yanıma gelmişti anlamamıştım bile.
"Hale ben çıkıyorum, sen de 10 dakikaya kapatırsın dükkanı." derken ben de ayaklandım. Hale'yle kısa bir vedalaşma yaptıktan sonra halamla birlikte eczaneden çıktık.
Halam elini belime koyarken bana baktı. "Ne iyi ettin de geldin. Ben de bugün işten çıkınca yanına gelecektim."
"Senden önce davrandım işte."
"Nereden esti?"
"Aslında bugün bütün kuzenlerimle bir aradaydık."
"Biliyorum, haberim var. Ev epey karışıktı dün akşam. Ama kazanan bizim çocuklar oldu. Nasıl geçti?"
"Çok güzeldi. Yeni dağıldık zaten. Ben de yanına gelmek istedim. Yusuf da seni almaya geliyormuş zaten beraber geldik işte." dedim ilerde arabasının önünde bekleyen Yusuf'a bakarken.
"Yusuf da sizinle beraber mi takıldı?"
"Hı hı."
Arabaya yaklaşırken halamın bana olan bakışlarını hissedince ona döndüm. Gülerek bana baktıktan sonra Yusuf'a döndü.
"Yusuf." diye seslendi halam.
"Zehra abla, hoş geldiniz. Fuat ağabey de buradaymış da onu bekliyorum. Siz geçin arabaya. Fuat ağabey de gelince hemen gideriz."
"Ben aslında Asiye'yle burada biraz otururuz diye düşündüm. Ama sen git. Halit Bey'den rica ederim ben bizi köye götürmesi için. Ya da taksi tutarım. Sıkıntı olmaz yani."
Halamın fikrini daha şimdi ben de Yusuf'la aynı anda öğrenmiştim. Aslında benim için de güzel bir fikirdi bu. Hoşuma gitmişti.
"Yok abla olur mu öyle şey? Ben köye gider gelirim tekrar sizi almaya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vasiyet
Romansa"Gidiyorsun demek." Başımı salladım. "Öyle, ha bir hafta daha kalmışım, ha iki gün kalmışım. Ne fark edecekti ki zaten? Sonunda bir gidiş mutlaka olacaktı." Sigaradan çektiği zehirli dumanı dışarı doğru üfledi. "Aklında gitmek olanı, kimse durdura...