Ertesi gün kızlarla buluşmuştuk. Bahçesi olan, güzel bir kafede otururken kızların sabırsızlıklarıyla sonunda Yusuf'la olanları anlatmıştım."İnanamıyorum. Yusuf'un sana olan bu ilgisini nasıl fark edemedim, anlamıyorum." diye konuştu Halide.
"Ben de hiç dikkat etmemiştim. Etmezdim de aslında. Bu ikisini tek görmeseydim tabii." dedi Feyza imayla. Onun bu imasına gözlerimi devirerek baktım.
"Resmen kıskanmış Yusuf ağabey." dedi Sevda da.
"Dün gece görecektiniz bir de. Gece balkonda oturuyorduk, kahve yaptık Asiye'yle. Hakan'la Emin'in ortasındaki sandalye boştu sadece. Asiye tam oraya oturacakken birden oradan kalkıp, kendisi oturdu. Neymiş Emin'le bir şey konuşacakmış." dedi ve gülmeye başladı. "Sen onu bizim külahımıza anlat Yusuf ağabeyciğim. Ben görmedim sanki Asiye'ye bakışlarını. Resmen oraya oturma demeye çalıştı bakışlarıyla. Asiye de anlamayınca dayanamayıp kendisi kalkıp oraya oturdu. "
"E ne olacak bundan böyle?" diye sordu Halide.
"Ben de ne olacağını bilmiyorum. Yusuf'un yanındayken kendimi iyi hissediyorum. Buna sığınarak, hiçbir şey düşünmemeye karar verdim. Akışına bırakacağım." dedim kendimden emin bir şekilde.
"Yusuf ağabeyden bu atakları hayatta beklemezdim. Tamam o uzun yıllardan beri burada ama yanında bir kız dahi görmedim. Görmüş olsam bile hiç böyle davrandığını görmedim. Onun hep kendince bir duvarı vardı. Bir sınır çizgisi vardı ve o çizgiyi kimse kolay kolay aşamazdı. Bariz bir şeyler hissediyor sana karşı." dedi Sevda kendince düşünüp, yorumlayarak.
"Ben çok sevinirim eğer ikiniz olursanız. Hem çok yakışırsınız, hem de ikiniz de mutluluğu hak eden insanlarsınız. İkiniz de çok fazla acı yaşadınız. Zaten bu acılar sizi birbirinize bu kadar yakınlaştırdı. Çünkü birbirinizi anlayabiliyordunuz. Nasipte varsa olur inşallah. Hakkınızda hayırlısı." dedi Halide. İçimden amin dedim. Sessiz bir dilekti bu benim için. Kabul olup olmayacağını da bize zaman gösterecekti artık.
Olanlardan konuşunca Yusuf'un da bana karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyordum ama hemen sonrasında içime bir hüzün çöküyordu. Olmayacak bir şeymiş gibi. Sanki her şeyi yanlış anlıyormuşum gibi.
"Elbise bakacaklar kimler?" diye bir soru attı ortaya Feyza. Düşüncelerimden onun sayesinde kopmuştum.
"Hepimiz bence." dedi Sevda gülerek.
"O halde, bence kalkalım artık. Dört kızın, düğün için kıyafet bulması öyle kolay olmayacaktır tahmin edersiniz ki." dedi tek kaşını kaldırarak. Hemen ardından elini havaya kaldırıp garsonu çağırdı, hesabı istedi.
Kafeden çıkıp, tekrar arabaya bindik. Sevda'nın tarifiyle mağazaların olduğu güzel bir caddeye gelmiştik. Arabayı uygun bir yere park edip, çantamı alıp, indim.
"Kına için de baksam mı acaba bir şeyler?" diye bir soru sordu Feyza. Ama bize değil kendi kendine sormuş gibiydi.
"Kına kombinimi ayarladım ben."
"Ben de evden giyinirim kınaya. Düğün için bakmam lazım." dedi. Gözlerini kocaman açıp "Biliyorsunuz ki düğünler her zaman daha önemlidir."
"Siz çok yakın mısınız bu Cemile abla dediğiniz kişiyle?" diye sordum.
"Eh yani. Cemile ablayla biz aynı hastanede çalışıyoruz. Çok tatlı bir insandır. Normalde çok sık görüşürüz hatta. Ama işte düğün telaşı olduğu için gelip gidemedi. Sen de o yüzden tanıyamadın onu. Ama o seni tanıyor. Ben bahsettim biraz." diye açıkladı Feyza.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vasiyet
Romance"Gidiyorsun demek." Başımı salladım. "Öyle, ha bir hafta daha kalmışım, ha iki gün kalmışım. Ne fark edecekti ki zaten? Sonunda bir gidiş mutlaka olacaktı." Sigaradan çektiği zehirli dumanı dışarı doğru üfledi. "Aklında gitmek olanı, kimse durdura...