17

590 58 32
                                    

Eren
Levi büyük ihtimalle dördünden de düzgünce yataklarını serip uyumalarını beklemişti. Ancak sabah Jean ve Eren'i birbirlerini iteklerden, Connie'yi de kafasında çarşafla görünce yaşadığı hayal kırıklığı gözlerinden okunuyordu. Yalnızca Armin istediği şeyi yapmıştı. Aynı şekilde yalnızca o erken kalkıp Levi'a kahvaltı hazırlamasında yardım etmişti.

"Bazen seni evlatlık almayı düşünüyorum. Teşekkürler Armin."

Armin, adama bir gülümseme atıp sandalyesine oturdu. Diğerleri çoktan oturmuş, yemeye başlamıştı bile. Konuştukları tek bir şey vardı, Mikasa.

"Hâlâ aklım almıyor Levi, bunca yıl sonra kız kardeşin birden çıkageldi ve sende kabul mü ettin?"

"Geniş bir aileye sahip gibi mi duruyorum Connie? Elbette kabul edeceğim."

"Hakkında hiçbir şey bilmiyoruz Levi. Bizimle tanışmadan ne yaptığını, nerede yaşadığını bile."

Levi bozuntuya vermeden çatalını tabağına koydu ve usulca arkasına yaslandı.
"Bilmeniz gerekiyor mu? Geçmiş geçmişte kaldı. Geçmişe takılı kalırsanız hiçbir şey yapamazsınız."

Bilmek istiyorlardı.

Kahvaltıdan sonra bu sefer yardım etmezlerse azar yiyeceklerini çok iyi bilen üçlü, tabakları mutfağa taşımaya başladı. Levi son tabağı Jean'ın eline tutuştururken konuşmaya başladı.
"Seni kaydını iptal ettirmen için ben götüreceğim Eren."

Eren karşı çıkmadı, saati kontrol edince vaktin geldiğini anlayıp ceketini aldı ve kapıya yöneldi.

Yol boyunca sessizdi Levi. Normalde de pek konuşkan olduğu söylenemezdi ama gergin duruyordu. Duygularını belli eden biri değildi ancak yaydığı aura ruh halini açıkça belli ederdi. Eren konuşmaya bile cesaret edemediği için tüm yol boyunca çatlak kaldırımları, şehrin karmaşası içinde hayatlarına devam etmeye çalışan insanları izledi.

İçi garip bir duyguyla doldu çocuğun. Ürpermişti. Sokakta yürüyen, koşan insanları izlerken hepsinin bambaşka hayatları, bambaşka sorunları olduğunu düşündü. Asla bilemeyecekti yanından yürüyüp geçen insanın hayatında neler olduğunu. O an ne kadar küçük, önemsiz olduğunu düşündü Eren. Levi arabayı park edene kadar da aynı duygularla boğuştu.

Yüksek merdivenlerden Levi da çıkıyordu bu sefer. Eren itiraz etmedi, normalden farklı duruyordu, bulaşmak istemedi. İçeri girdiler, Erwin'e durumu açıklayıp adamın Eren'e yaptığı 7 dakikalık konuşmayı dinlediler ve el sıkışıp kayıt sildirecekleri yere gittiler. Kadın Eren'in işlemlerini gerçekleştirirken belki de Eren'in en son görmek istediği kişi, Hange arkadan belirdi. Ancak bu sefer yüzünde ciddi, biraz ürkünç bir ifade vardı. Eren'in yanına gelene kadar bu ifadesini korudu. Daha sonra gülmeye başladı. Gözü Levi'a gitti, tam ağzını açacaktı ki adamın ona attığı bakışı görüp kelimelerini değiştirdi.
"Siz? Babası mısınız?"

Levi birazdan utançtan yerin dibine geçecekti. Kendinden 20cm uzun 18 yaşındaki ergenin tekiyle gezmesi yeterli değilmiş gibi şimdi de babası olarak hitap edilmişti. Eh, dördüne de bakıcılık yaptığı düşünülürse pek de yanlış bit ifade değildi ama Levi bunun öcünü Hange'den alacağına yemin etti kendi kendine ve hayır anlamında başını iki yana salladı. Hange hiç bozuntuya vermeden devam etti.
"Kısa da olsa seni tanıdığıma sevindim Eren. Eğer ulaşmak istersen beni arayabilirsin."

Kadın cebinden üzerinde adının ve telefon numarası olan bir kart çıkardı ve Eren'e verdi. Eren de hafifçe gülümseyip kartı cebine koydu ve çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Levi arkasını dönmüş ilerlemek üzereyken Eren'in gittiğinden emin olan Hange onu yakasından kavradı ve çekmeye çalıştı. Adam hiçbir tepki vermeden arkası dönük bir şeklilde konuşmaya başladı.
"Şimdi değil, Hange."

Arabaya binip park yerinden çıktıktan sonra Levi elini açıp Eren'e uzattı. Eren merakı gözlerle ona bakınca da bitkin bir ses tonuyla söze girdi. Giderken yorgun duruyordu ama şimdi sanki sırtında 2 ton taşıyordu.
"Kartı bana ver. Sen kaybedersin."

Eren hiç yadırgamadan kartı adamın eline koydu. Kendi de birkaç gün sonra o kartın ya kaybolacağını, ya da yırtılacağını biliyordu. Onların işi bitene kadar diğerleri çoktan evlerine döndüğü için Levi, çocuğu kendi evinin önünde indirip yoluna devam etti.

I'll tell the stars about you||eremikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin